18 Aralık 2011

Agâh ile Söyleşi

Agâh: "Gül Goncaları albümünün öznesi Ehl-i Beyt sevgisidir."

Daha önce “Yalancı Dünya” ve “El Meded” isminde albümleri bulunan Agâh, “Gül Goncaları” ismini taşıyan son albümünde Ehl-i Beyt aşkı, sevgisi ve hasretini nasıl yorumladığını anlattı.

1997 yılında başlayan müzik yolculuğuna başarılı bir şekilde devam eden, 60’tan fazla bestesi bulunan Agâh, Muharrem ayına özel yayınladığı özel çalışma ile üçüncü albümüne imza atmış oldu. Daha önce  “Yalancı Dünya” ve “El Meded” isminde albümleri bulunan sanatçının “Gül Goncaları” ismini taşıyan son albümü ise geçtiğimiz günlerde yayınlandı. 

Sanatçı Agâh ile “Gül Goncaları” albümü üzerine, keyifle okuyacağınızı umduğumuz bir söyleşi gerçekleştirdik.

Kerbela'nın yaşandığı 'matem ayı' Muharrem için özel bir çalışma yaptınız. İki eserden oluşan bu çalışmanız hakkında biraz bilgi verir misiniz?

Elbette… Bildiğiniz üzere, Muharrem ayında Cenab-ı Hak, 10 peygamberine 10 farklı İhsanda bulunmuştur. Hz. Âdem’in tövbesinin kabulü, Hz. Nuh’un ve kavminin tufandan kurtulması, Hz. Yakub’un gözlerinin açılması vs. birçok lütuf Yüce Rabbimizden Peygamberlerine bu ayda ihsan edilmiştir. Bu sebeple Muharrem ayı, sadece İslam dininde değil diğer dinlerde de çok önemlidir. Bu sebeple aşureler pişirilir, yeni hicri yıl karşılanır ve bu günler hayır, hasenât ile geçirilir. Lakin Muharrem ayında yaşanmış olan, son yıllara kadar pek üzerinde durulmayan, yok sayılan, konuşulması yadırganan elim bir Kerbela olayı var ki, Hz. Peygamber (SAV)’in en kıymetli torunlarından Hz. Hüseyin Efendimizin ve Ehli Beytinden pek çok kişinin Şehit edildiği bu olayın yüreklerimizi parçalayan boyutu da var. Bu sebeple elimizden geldiğince, yaşanmış bu acı olay karşısındaki hüznümüzü dile getirebilmek için, hislerimize en iyi şekilde tercüman olacağını düşündüğümüz bu çalışmayı yaptık. Bu çalışma tamamen akustik enstrümanlar ile gerçekleştirilmiş bir çalışmadır. Âcizane yönetmenliğini yapmaya çalıştığım bu iki eserde, ben ve müzisyen arkadaşlarım elimizden geldiğince eserlerin güftelerindeki anlamı hissederek, melodik yapısına aktarmaya çalıştık.

Albüme, 'Gül Goncaları' ismini vererek Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'e dolayısıyla Ehl-i Beyt'e gönderme yapılıyor. Bu açıdan bakarsak albümdeki eserlere Ehl-i Beyt ilahileri diyebilir miyiz?

Bilindiği gibi Ehli Beyt ile kastedilen Hz. Peygamber Efendimizin ailesidir. Hz. Peygamber Efendimizin vefatından sonra kızları, damadı, torunları türlü eziyet ve cefaya maruz kalmışlardı. Hatta yaşanacak bazı acı olaylar daha hayatta iken Hz. Peygamberimize bildirilmişti. Lakin Allah yoluna, İslam yoluna adanmışlık Ehl-i Beyt’te o kadar hayat bulmuştu ki, ne makam ne mevki ne de dünyalık kazançların hiç birisine tevessül etmeden, Hz. Peygamber Efendimizin asil soyuna yakışır şekilde kendilerini “ümmet” için feda eden Ehl-i Beyt aşkı, sevgisi ve hasreti, bu çalışmanın öznesidir, gerisi teferruattır. Ne kadar çaba sarf edilse, ne kadar güzel eserler yazılsa, bestelense, ne kadar iyi yorumlansa Ehl-i Beyt’in Allah'a adanmışlığı karşısında kifayetsiz kalıyor elbette, ancak bir nebze acımızı paylaşabiliyoruz.

Seslendirdiğiniz eserlerin ikisi de epey eski, klasik yani... Bu eserlere hangi kaynaktan, nasıl ulaştınız? Beste ve güftelerinden de kısaca bahseder misiniz?

Seslendirdiğimiz Kurratü'l Ayn eseri yaklaşık 200 yıl önce Kâhyazâde Arif'in muhteşem güftesini yaptığı, Hacı Arif Bey’in aynı güzellikte bestelediği bir eser. Bu eseri, Devlet Korosu arşivinden temin ettik; Arapça, Farsça ve Türkçe sözlerden oluşan yani Osmanlıca olan bu eserin manasına vakıf olduktan sonra yorumlamaya çalıştık. Bu eserde, Hz. Hüseyin Efendimizin, Hz. Peygamber (SAV), Hz. Ali ve Hz. Fâtıma annemiz için ifade ettiği değerden bahsedilmektedir ki, ilk mısra'ında 'Hz. Peygamber Efendimizin gözünün nurusun Ey Hüseyin' şeklinde dile getirilmektedir. Diğer eser (Ya Ümmü’l Hasen) ise Suudi Arabistan’da ve civar ülkelerde sıkça okunan bir eserdir ve Hz. Fâtıma Annemiz ile Hz. Hasan'ı konu edinmektedir. Hz. Fâtıma Annemizin çektiği sıkıntıları ve bizlere şefaatçi olmasını konu alan bir çalışmadır. Bu eserin seçilmesinden sonra Arapça kaynaklardan, eserin orijinal dilinde yazılmış haline ulaşmaya çalıştık. Çünkü Arapça bir eseri seslendirebilmek için o eserin hem mana hem de telaffuzuna hâkim olmak zorundasınız. Bazen şahit olduğumuz üzere, Türkçe sözler ve dolayısıyla Türkçe telaffuzlarla okunan Arapça eserlerin, pek doğru ve başarılı çalışmalar olmadığı aşikâr. Nitekim emeklerimiz neticesinde, eserin Arapça kaynağına ulaştık ve anlamına uygun şekilde yorumlamaya çalıştık.

Hem 'Kurretü'l Ayn' hem de 'Ya Ümmü'l Hasen' eski olduğu kadar yeni ve canlı... Sanki bizimle yaşıyormuş ve arada bir söylüyormuşuz gibi.

Bu eserlerin biri 200 yıllık bir geçmişe sahip… Diğerinin tarihi hakkında bir bilgimiz yok. Belki de çok daha eski. Dolayısıyla günümüzdeki popüler kültür mezesi çalışmalarla kıyaslanamayacak kadar köklü  eserler. Zaten yıllarca bozulmadan nesilden nesile geçmesinin sırrı da burada gizli. Eserler bize o kadar yakın ve gönül telimize o kadar hitap ediyor ki, eskimesi mümkün değil. Bu eserlerin menba'ı ve muhatabı gönlümüz olduğu için bizimle beraber yaşıyormuş gibi hissediyoruz.

'El Meded' adlı albümünüzü Ramazan'dan hemen önce çıkarmıştınız. Bu kadar kısa sürede yeni bir çalışma yapmak zor olmadı mı?

Evet, çok kısa sayılacak bir zaman diliminde, iki çalışmayı peş peşe bitirmek gerçekten kolay değil, ancak Rabbimin ihsanıyla, belki de önceki albümümüzdeki 'El Meded Ya Resulallah' münacatımız karşılık gördü, bize bu yolda kolaylıklar sağlandı ve stüdyo aşamasını Kurban Bayramı sonrası bitirdik. Ardından yapımcımız Moral Prodüksiyon, çalışmanın zamanında yetişmesi için özveriyle çalıştı ve Muharrem ayının hemen başında bu iki kıymetli eseri sizlerde buluşturdu.

Gül Goncaları'na gösterilen ilgi nasıl? Ne gibi geri dönüşler ve tepkiler aldınız?

Gül Goncaları'na gelen ilgiden çok memnunuz. Yurtiçi ve yurtdışından pek çok tebrik mesajları alıyoruz. Eserlerin biri Arapça diğeri ise eski Türkçe yani Osmanlıca olmasına rağmen her kesimden tebrikler almak beğeni ve takdir görmek yaptığımız çalışmanın amacına ulaştığını gösteriyor. Demek ki, biz, eserlerin mana ve duygu bütünlüğünü farklı dilde olsa da yorumumuzla dinleyiciye aktarabilmişiz. Çünkü bu çalışma ticari kaygı olmaksızın tamamen Ehl-i Beyt sevgisi ve muhabbeti üzerine duygularımızı paylaşabilmek amacıyla yapılmış bir çalışmaydı. Rabbim, çalışmalarımıza teveccüh gösteren değerli dinleyicilerin takdirine layık olmayı ve doğru yolundan ayrılmadan çalışmalarımıza devam etmeyi cümlemize nasip etsin.

Biz de bu güzel temenni ve duanıza “âmin” diyor, yeni çalışmalarınız için şimdiden başarılar diliyoruz.

Agâh'ın kişisel web sitesi:  http:// agah.com.tr
Agâh’ın tüm eserlerini dinlemek, dilediğinizi TTNET Müzik'ten indirmek için; TIKLAYINIZ...

Süleyman Aras
Bu yazıyı paylaş:

0 yorum:

Yorum Gönder

1- İsminizi (en azından bir rumuz) lütfen yazınız!
2- "Susma hakkı"nı kullanma. Susma! Hakkını kullan...
3- Senin sevdiğin kişi ve değerlere eleştirel yaklaşmış olabilirim. Bunun için hakaret ve küfür içerikli yoruma gerek yok, sen de eleştir.
4- Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmaz/yayınlanmaz.