İnternette araştırma yaparken denk geldim. http://www.mucahit.net/ diye bir site var. Merak edip girdim. Site TSK’ya ait çıktı. Şok olmadım; ama çok şaşırdım.
Siteyi gayri resmi bir site sanmayın. Hani geçen gün medyaya yansıyan ve Genelkurmay’ın da itiraf edip “kurduk ve işlettik” dediği ve biz (kamuoyu) duyana kadar gizli kalan gayri resmi sitelerden biri değil mucahit.net, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yerleşik olan Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı'nın resmi internet sitesi…
Mücahit: Dilimize Arapçadan geçen bu kelime ‘Allah yolunda cihat eden’ anlamına geliyor. Hadi daha dar anlamda ele alalım. ‘Cihat eden…’ Şaşırmamın sebebi bu! TSK ve cihat… Çok ilginç bir kombinasyon oluşturuyor.
Her ne kadar TSK, her fırsatta “bizi din düşmanı gibi göstermek isteyenler var; biz din düşmanı değiliz” diye beyanat verse ve ben de öyle olmalarını umsam da TSK’nın cihat ve mücahit gibi kelimelere oldukça mesafeli olduğunu biliyorum.
Başka bir yazımda da değindiğim gibi TSK’yı anlamak gerçekten zor vesselam…
Süleyman S. Aras
>Süleyman bey, zaman zaman yazılarınızı takip ediyorum. Asıl merak ettiğim ve yazılarınızdan bir türlü çıkartamadığım bir husus var. Siz, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrı yapılmasına karşı mısınız, yoksa değil misiniz? Bence bu konuda bir başlık atıp, yazı yazsanız herkesi aydınlatmış olursunuz. Hem böylece giremeyip üzüldüğünüz Genelkurmayın belirlediği ‘’irticacı siteler’’ listesine de belki girmiş olursunuz. Amacım bir tartışma başlatmak değil. Bunu özellikle vurgulamak isterim.En derin saygı ve hürmetlerimle.
YanıtlaSil>> Cem Bey, merhaba.Hangi yazımda olduğunu hatırlamıyorum; ama ayrı bir başlık altında olmasa da bu konuya değindiğimi zannediyorum. Elbette "din" ve "devlet" bağımsız olarak kendi yolunda gitmelidir. Ancak bu Türkiye'de hiç sağlanamadı. Laiklik, bizde işine geldiği gibi yorumlama geleneğinden en fazla etkilenen ilke olduğu için -ayrım yapmadan söylüyorum- herkesin en çok istismar ettiği şeylerden biri. Din gibi yani...Kanaatime göre en çok devlet din alanına giriyor. Ona müdahale ediyor, onu şekillendirmeye ve istediği doğrultuda sürdürmeye çalışıyor. Bir noktaya kadar bu tolore edilebilir. Bunun sebebi, resmi otoritenin kontrolünde olmayan bir dinin tehlikeli sulara açılabileceği endişesidir. Fakat Türkiye'de din (dindarlar) de devletten elini bir türlü çekemiyor. Devletin elinden kurtulamayan bir din için siz de bunu tolore edemez misiniz?Bu kısa cevaba göre düşüncem şu: Din ve devlet işlerinin bizim gibi doğu geleneklerine 'göbekten' bağlı bir ülkede ayrı olması mucize olur.Saygılar...
YanıtlaSil>Atatürk bu mucizeyi gerçekleştirmişti. Yani göbekten bağlılık var diye ülke Tekkelerden mi yönetilsin?
YanıtlaSil>> Cem Bey, ülke tekkelerden yönetilmiyor ki. Sizin mucize dediğiniz şey de hiç gerçekleşmedi. Atatürk'ün tefsir yazdırdığını hatırlatmam yeterli olur sanırım.
YanıtlaSil>Tesfirle Laikliğin ne alakası var Allah aşkına anlatın. Bu ülke doğu gelenekleriyle bezenmiş diye Laik olamaz mı? Bunu söyleyin Süleyman bey. Biz Dinin siyasete alet edilmesini istemiyoruz. Sanırım kuran da bunu yazıyor olmalı.
YanıtlaSil>> Cem Bey, ben sizin, beni çok iyi anladığınızı biliyorum. Laikliğin bir ayağı da devletin din alanında yer almamasını ifade eder. Laik bir devlet başkanı hangi kaygılarla tefsir yazılmasını emreder? Bunun cevabını verin önce. Devletin veya önemli kişilerin din konusundaki etkinlikleri için "dinin siyasete alet edilmesi" mi diyorsunuz? O zaman ona da eskilerden örnek vereyim kardeşim: Balıkesir Hutbesi, Meclisin dualalrla açılması, Atatürk'ün din (İslâm) ile ilgili sözleri, Diyanet İşleri Teşkilatı, İmam-Hatiplerin ve İlahiyatların CHP zamanında açılması vs.
YanıtlaSil>Meclis dualarla açıldı diye iaik değilmiydik yani. Atatürk bunu yaptırdıysa ülkeyi İmamlar yönetsin diye değil, dine saygısından yapmıştır! Atatürk,ün hutbe okutmasını, dinin şimdiki gibi siyasallaşması anlamına getiriyorsanız ben size PES diyorum.
YanıtlaSil>Atatürk'ün hutbe okutmasını, dinin şimdiki gibi siyasete burnunu sokması olarak görüyorsanız ben size PES diyorum. Gazi hutbe okuttuysa bunu dine saygısından yapmıştır, imamlar siyasete bulaşsın diye değil!
YanıtlaSil>Gazi hutbe okutmadı, kendisi okudu. Bunu bilelim önce. Onun yaptığı saygı diğerininki istismar! Bunu siz mi tayin ediyorsunuz? Ülkeyi hep masonlar yönetti; biraz da imamlar yönetsin, ne çıkar? (Bu ironiydi) Şu imam, tekke ve dinin siyasallaşması endişelerine hiç inanmıyorum. Yine aynı "sizin mahalle, bizim mahalle" tartışmaları...
YanıtlaSil>Şimdi kimler yönetiyor ülkeyi? Yahudiler babama değil Tayyip'e taktılar üstün cesaret ödülünü. Kadayıfçı bile söylemedimi Akp'yi Siyonistler kurdu diye!
YanıtlaSil>Benim meselem Ak Parti meselesi değil, bu yazının da çoğu yorumunuzla alakası yok. Neticede katıldığım ve katılmadığım görüşleriniz var. Siz de benim için aynısını düşünebilirsiniz veya görüşlerimin tamamına katılmazsınız. Ancak bu yazının yazılış amacı ve üzerinde durduğum konu gayet açık.Şu çelişki de dikkatimi çekmedi değil: Bir taraftan "Akp'yi siyonistler kurdu", diğer taraftan ise "ülkeyi imamlar yönetiyor" diyorsunuz. İlginç!
YanıtlaSil>Yazdığım yorumlar neden yayınlanmıyor? Teknik bir arızamı oluştu acaba?
YanıtlaSil>> Cem Bey, sizin yazdığınız ve benim e-postama düşen tüm yorumlarınız onaylandı.Saygılar...
YanıtlaSil>O zaman kendi sitemde yazdığım yazıyı buraya ekliyim ve sorunuza bir anlamda cevap vermiş olayım.Aslında bunları söyleyen ben değilim. Bu ironik ikilemi dile getirmiş olmam sizi şaşırtmış olmalı. Çünkü Akp’yi kimlerin kurduğu hakkında çarpıcı gerçeği söyleyen bizzat milli görüşün ‘’kadayıfçı’’ lideri Necmettin Erbakan’dır. İmam konusuna gelirsek; bu, Siyonizmin ağızlara çaldığı bir kaşık baldan ibaret olabilir mi acaba? Bildiğim kadarıyla yeryüzünde Yahudilerden üstün hizmetler karşılığında ödül alan ilk Müslüman lider Tayyip’e verilen Davut Boynuzu ödülü gibi,‘’al gülüm ver gülüm’’ durumu yani.İsrail’in, işine gelmeyen sarıkızın önüne arpa koymayacağını, sizinde en az benim kadar çok iyi bildiğinizi düşünüyorum çünkü.
YanıtlaSil>> Siz de şunu sorgulayacak kadar donanımlı bir insansınız Cem Bey:Yahudi lobileri ve düşünce kuruluşları, Türkiye'de her iktidar değişiminde yeni yöneticileri çeşitli ödüllerle ve nişanlarla tavlamak isterler. Şimdi soruyorum: Erdoğan'a verilen ödül bir şeyin karşılığı mıdır, yoksa bazı beklentilerin avansı mıdır? Eğer sizin iddianız doğru ise Yahudi lobileri, düşünce kuruluşları ve sermayesi Erdoğan'ı ödüle boğup onu ödül manyağı yapmalıydı. Acaba ne oldu da ödüllerin, övgü dolu sözlerin, açık desteğin ardı geldi? Acaba Erdoğan'dan biraz korkmuş olabilirler mi. Acaba bu Türkiye'nin önceki monşerlerin, kuklaların ve Sabetayistlerin Türkiyesi olmadığı gerçeğini anlamış olabilirler mi?Bir düşünceye, ekole, cemaate, partiye, gruba, dine, yaşam biçimine karşı (hatta düşman) olabilirsiniz Cem Bey... Ancak gerçekleri de görecek ve yazacak kadar cesur olmak gerekiyor.Bu bağlamda tekrar hatırlatmak istiyorum: Bir yazımın altına, bilmeden görmeden salladığıma dair bir yorum bırakmıştınız. Ben de arada bir sizin blogunuza bakıyorum. Gerçekten beni suçlarken kendinizi de derinlemesine ölçüp tartıyor musunuz? Bunu çok merak ediyorum.
YanıtlaSil>Sorduğunun soruların içinde cevapları var aslında Süleyman bey. Ödüle boğmak nedemektir?Bakın ben diyorum ki yeryüzünde Siyonistlerden en büyük ödülü almış ilk Müslüman lider Tayyip’tir diyorum. Daha ne olsun yani.Bu ülke dilim dilim satılmadı mı? Şu Akp’yi biraz eleştirin yav. Vallahi bir şeyleriniz eksilmez. İnan buna.
YanıtlaSil>Demek ki beni iyi tanımamışsınız Cem Bey, AKP'yi eleştirdiğim de oldu.
YanıtlaSil>Sizde beni tanıyamamışsınız ki hemen din düşmanı ilan ediyorsunuz. Mesela ben sizi yazılarınıza ve düşüncelerinize bakarak anında TSK, TÜRK ASKERİ düşmanı ilan edebilirim ama elbette buna lüzum yok Süleyman bey.
YanıtlaSil>Cem Bey, yanlış anladınız. Ben sizi din düşmanı ilan etmiyorum. Orada söylediğim direkt size hitap değildir, "siz" dilini kullanarak konuşma biçimidir. Bir şeye karşı (hatta düşman) olabilirsiniz derken bunun mümkün olduğunu ama en az bunun kadar anlayışlı da olmak gerektiğini söylüyorum.Sizin öyle anlamanıza sebep olduysam özür dilerim. Ayrıca TSK ve Türk askeri düşmanı değilim. Başka bir beyana gerek de duymuyorum. Fakat TSK da olup biten ve beni rahatsız eden şeylerin olması da gayet doğal değil mi?
YanıtlaSil>TSK kapalı bir kurum değil. Zaten halkın bağrından oluşmuş. Cumhuriyet kurulduğundan bu yana durum hep böyle olmuş. Her zamanda böyle olacak.TSK eleştirilmez diye kaide elbette yok ama bizler eleştiri getireceğimiz konularda biraz uzman olmalıyız diye düşünüyorum. Çünkü bu manavdan aldığımız hormonlu bir meyva değil. Koskoca bir ulusun namusunu koruyan ve en çok güvenilen bir kurum.Anayasada dinsiz olmak suç değil. Ancak dindar olmayıp dincilik yapmak büyük suç. Elbette bu kural son 7 yıldır işlemiyor.Anlayışınız için teşekkür ederim sevgili Süleyman bey.
YanıtlaSilKuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Güvenlik kuvvetleri komutanlığının resmi sitesidir. Sayfanın mucahit.net olmasının sebebi, Kıbrıs Çıkartmasında bahsi geçen Şerefli Kıbrıs mücahit'lerinden aldığı büyük bir olasılıktır diye düşünüyorum.
YanıtlaSilMücahit.net benim kişisel bloğumdur :)
YanıtlaSilmücahit kıbrıs barış harekatı yapılmadan önce, mukavemet teşkilatında yer alan 1958 den 1974 e kadar türk askerini beklerken; aileleri öldürülen, tecavüz edilen kıbrıs türklerinin adıdır.
YanıtlaSilayriyeten; tsk da yer alan herkes mutlaka sizin veya akrabalarınızın ya da komşularınızın çocuğu ya da kardeşidir. tsk'ne saldırarak adam olanlar kervanı bunu düşünerek orada bulunanları lütfen! incitmesin,kırmasın... tsk,lerin barış gücü mukavemet teşkilatı güvenlik komutanlığı yada mücahitler adı her neyse, şu an 35 derece sıcaklıkta gözünü ayırmadan sınırın ötesini 24 saat gözetliyor. bol keseden viski yudumlarken sallamak ne kadar kolay...
►"Olsun; ben yine de hakaret ve küfür edeyim de rahatlayayım" deme; burada ve ötede hesaplaşma var.yazabiliyorsunuz ama 5 dakika araştırma yapmıyorsunuz...
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Güvenlik kuvvetleri komutanlığının resmi sitesidir. Sayfanın mucahit.net olmasının sebebi, Kıbrıs Çıkartmasında bahsi geçen Şerefli Kıbrıs mücahit'lerinden almıştır.
YanıtlaSil