Bu ne güzel ne kapsayıcı ve ne açıklayıcı bir slogandır. 1979’daki İslâm devrimine yol açan olaylar esnasında İran’da ortaya çıkan -daha önce de ortaya çıkmış olabilir, yanılıyorsam düzeltin lütfen!- bu slogan mustazafların muzafferiyetine giden yolu açmıştı. Şah rejiminin gün be gün artan ve kendi halkına namlu çevirmekten çekinmeyen bir ordunun varlığı, sloganı haklı çıkarıyordu. Ezilenlerin dört elle sarıldığı bu slogan onlara zaferi getiren önemli dayanaklardan biriydi.
Bu giriş belki de yazımın fazlalık kısmıydı. Esas değinmek istediğim konu Kerbela ve Aşura günleridir. Alevi kardeşlerimizin daha yoğun olarak yaşadığı ancak biz Sünnilerin de asla unutamadığı günleri idrak ettik. Aslında 10 Muharrem günü yazmam gereken bu yazıyı Filistin olaylarıyla ilgili yoğun blog hareketimizden dolayı bugüne ve bu saate sarkıtmak zorunda kaldım.
Evet, geçmişte de günümüzde de “her gün Aşura” ve “her yer Kerbela” olmuştur ve olmaktadır da. Bu o kadar sık ve o kadar değişik yerlerde olmuştur ki, bu yüzden böyle bir slogan artık slogan olmaktan çıkmış, neredeyse vahyedilmemiş bir ayet olmuştur. Dünyanın aklınıza gelebilecek çok değişik coğrafyalarında ve Allah’ın her günü mazlumların gözyaşı ve kanı akıp durmuştur ve akıp durmaya devam etmektedir de.
Aklıma gelenleri sıralayıvereyim: Başta Kerbela elbette! Sonra… Sonra dünyada Cezayir, Libya, Vietnam, Raunda, Bosna Hersek, Karabağ, Doğu ve Batı Türkistan, Çeçenistan, Hama, Halepçe… dönelim Türkiye’ye Dersim, Sivas, Kahramanmaraş, Yassı Ada, Taksim… Elbette bu kadar değil! Eğer bu kadar az olsaydı, her gün Aşura her yer Kerbela sloganı havada kalırdı. Ve fakat dünya zulümle dolmuştur. İşte bu yüzden her gün Aşura her yer Kerbela’dır.
Hz. Hüseyin Efendimizin şehid edilmesi tarihimizde çok büyük bir dramdır. Olay o kadar dramatiktir ki, hem o devirde hem de sonraki devirde tek bir Sünni bile Yezid’i hiç affetmemiştir. Bu bağlamda Sünnilerle Aleviler arasında bir küskünlüğün hâlâ sürüp gitmesi de anlaşılır bir şey değildir. Bu ayrılık gayrılık ve küskünlük duygusunu kim nasıl körükleyerek beslemişse -lanet olsun ki- başarılı olmuştur. Ben bu durumu anlayamıyorum. Neden geçmişte yaşanan olaylarla ilgili birbirimizi suçlamaya ve bunlarla ilgili doktrinler uydurmaya çalışıyoruz. Ortak acımız olan bir yas gününü bile ortaklaşa yaşayamıyoruz. Neden?
Bugün Gazze, Kerbela olmuştur. Gazze epey bir zamandan beri Kerbela’dır aslında; ama bugün artık daha kanlı, daha dramatik, daha yalnız, daha öksüz ve daha satılmış ve kendi kaderine terk edilmiş ve din kardeşlerinin ihanetiyle daha yüzleşmiş bir Kerbela’dır.
Artık Kerbela bir değil bin. Artık Gazze bir değil bin. En can alıcı gerçekse düşman, her ne kadar bin gibi görünse de aslında bir…
Bu giriş belki de yazımın fazlalık kısmıydı. Esas değinmek istediğim konu Kerbela ve Aşura günleridir. Alevi kardeşlerimizin daha yoğun olarak yaşadığı ancak biz Sünnilerin de asla unutamadığı günleri idrak ettik. Aslında 10 Muharrem günü yazmam gereken bu yazıyı Filistin olaylarıyla ilgili yoğun blog hareketimizden dolayı bugüne ve bu saate sarkıtmak zorunda kaldım.
Evet, geçmişte de günümüzde de “her gün Aşura” ve “her yer Kerbela” olmuştur ve olmaktadır da. Bu o kadar sık ve o kadar değişik yerlerde olmuştur ki, bu yüzden böyle bir slogan artık slogan olmaktan çıkmış, neredeyse vahyedilmemiş bir ayet olmuştur. Dünyanın aklınıza gelebilecek çok değişik coğrafyalarında ve Allah’ın her günü mazlumların gözyaşı ve kanı akıp durmuştur ve akıp durmaya devam etmektedir de.
Aklıma gelenleri sıralayıvereyim: Başta Kerbela elbette! Sonra… Sonra dünyada Cezayir, Libya, Vietnam, Raunda, Bosna Hersek, Karabağ, Doğu ve Batı Türkistan, Çeçenistan, Hama, Halepçe… dönelim Türkiye’ye Dersim, Sivas, Kahramanmaraş, Yassı Ada, Taksim… Elbette bu kadar değil! Eğer bu kadar az olsaydı, her gün Aşura her yer Kerbela sloganı havada kalırdı. Ve fakat dünya zulümle dolmuştur. İşte bu yüzden her gün Aşura her yer Kerbela’dır.
Hz. Hüseyin Efendimizin şehid edilmesi tarihimizde çok büyük bir dramdır. Olay o kadar dramatiktir ki, hem o devirde hem de sonraki devirde tek bir Sünni bile Yezid’i hiç affetmemiştir. Bu bağlamda Sünnilerle Aleviler arasında bir küskünlüğün hâlâ sürüp gitmesi de anlaşılır bir şey değildir. Bu ayrılık gayrılık ve küskünlük duygusunu kim nasıl körükleyerek beslemişse -lanet olsun ki- başarılı olmuştur. Ben bu durumu anlayamıyorum. Neden geçmişte yaşanan olaylarla ilgili birbirimizi suçlamaya ve bunlarla ilgili doktrinler uydurmaya çalışıyoruz. Ortak acımız olan bir yas gününü bile ortaklaşa yaşayamıyoruz. Neden?
Bugün Gazze, Kerbela olmuştur. Gazze epey bir zamandan beri Kerbela’dır aslında; ama bugün artık daha kanlı, daha dramatik, daha yalnız, daha öksüz ve daha satılmış ve kendi kaderine terk edilmiş ve din kardeşlerinin ihanetiyle daha yüzleşmiş bir Kerbela’dır.
Artık Kerbela bir değil bin. Artık Gazze bir değil bin. En can alıcı gerçekse düşman, her ne kadar bin gibi görünse de aslında bir…
Süleyman S. Aras
hayır anlamadıgım bişey var siz bunları yazarken insanların kafasını bulandırdıgınızın, alevi ve sünni kelimelerinin arkasına sıgınarak ayrımcılık yaptıgınızın farkında değilmisiniz? Belliki Müslümanlıgın ayrımcılık yapmadıgı ilkesinin şerefine erişememişsiniz!
YanıtlaSil> Adsız, benim blogumda kelime seçerek beni dövmeye kalkışmazsanız çok sevinirim. Yani şunu söylemek istiyorum: Kimseden şeref veya şeref makamı dersi almaya ihtiyacım yok. Lütfen kelimelere dikkat...
YanıtlaSilHadi ben ayrımcılık yapıyorum diyelim. Bu Kelimelerin mücüdü de ben değilim ayrıca. Peki, siz Sünni ve Alevi realitesini inkâr ederek nereye varabileceksiniz? Ben İslâm'ın ayrımcılık yapmadığını, birlikten yana olduğunu bilmiyor muyum?
Adsız, benim blogumda kelime seçerek beni dövmeye kalkışmazsanız çok sevinirim.
YanıtlaSil- Bu kelimeler en nihayetinde sizin yazınızda geçiyor değilmi? :) uzatmayacagım daha fazla.
Kimseden şeref veya şeref makamı dersi almaya ihtiyacım yok.
- Ders verebilecek kadar iyi bir dine bilgini değilimdir ama şunu belirtmeliyimki, yazılarınız cogunu okudum ve iyi bir bilgi dagarcıgınız ve insanlık deneyiminiz var gibi, yazınızı okuyan birçok kişi oldugu için daha ince eleyip sık dokumanız gerekli, diye düşünüyorum..
Peki, siz Sünni ve Alevi realitesini inkâr ederek nereye varabileceksiniz?
- Bu ülkede gerçekten sünnisin diye iş vermeyen, alevisin diye kız vermeyen insnalar var. Bu gerçekçilikmi dir sizce? Kısaca;
Alevi: Hz. Ali yolunda olan.
Sünni: Hz. Muhammed (sav) peygamber efendimizin yolunda olan.
Vallahi ben Allah 1 Kuran-ı Kerim 1 Peygamber bilirim.
alevilik veya sünnilik diye insanlara ayrımcılık yapanlarıda kendi din kardeşine bu gözle bakanıda pis yahudiden daha kötü bilirim.
Farkettim ki sözlerime biraz kızmışsınız, ama siz bunları yazınca insanlar benım gordugum yerlerı gorup seçiyo, ben genel düşünmeye calısan bir insanım biryerleri seçip yazı sahibi insanın üzerine gitmek gibi bir niyetim yok.
> Adsız, sırf sizin için yazımı, daha geçen gün kendi yazdığım yazımı baştana aşağı tekrar okudum. Gerçekten bir şeylerin arkasına sığınıp insanların kafasını bulandırarak ayrımcılık mı yapmışım diye. Var olan gerçeği kabul etmek ve onunla mücadele etemk başka, onu körüklemek başka bir şeydir. Uzatma konusuna gelince, söyleyecek sözünüz olana kadar uzatabilirsiniz. Her ne kadar asıl kızdığınız yazım "Pis Yahudi" başlıklı yazım gibi görünse ve bu sebele bu satırların yazarını "Pis Yahudi"den daha aşağı görmüş olsanız da istediğiniz kadar uzatabilirsiniz. Neticede kaybedecek olan tek kişi var: O da "siz" olacaksınız. Bu kadar eminim! Çünkü yadıklarımın ne olduğunu biliyorum.
YanıtlaSilSyn. Aras, ister kusura bak ister bakma zeka yaşın ve beden yaşın uyuşmuyo galiba, yazını oku, okuki hatanı anlayasın, aşure nerden gelmiştir acaba, ben sözyliyim Hz. Nuh. Sen bunu neye bağlamışssın ben söyliyim aleviler muharrem orucu tutarlarmış falan filan. Peygamber efendimizin yegeni olan Hz. Huseyin kerbelada vahim bir olay sonucu yaşamını yitirmiştir, sen bunu gazzeyle bir tutuyosun. Gazze kerbela olmuştur diyosun, yazı baştan sona yanlış sen birde savunuyosun. Hatanı kabul et diye ugrasan yok ama sen kendini sünni olarak görüp böbürlenip bişey soylemeye calısıyosun. Madem kendini boyle üst seviyede goruyosun kitabın neresinde yazıyo, Peygamber demişmi alevilik sünnilik vardır diye, açıklada açıkta kalan bilmediklerimi kapatıyım. Yüce Rabb'imin 99 isminden birinde varmı acaba müslümanı 2ye bolen boyle ayrımcı isimler..
YanıtlaSilBende kendimi çok bilgisayar oyunu oynuyorum diye şeytana uydugumu düşünüp yanlışa kaydıgımı zannederdim, daha vahim durumlar varmış ortada.
Adsız mahlas Forsa
> Çocuk! Madem bu kadar ileri gidebildin, sana son (şimdilik) olarak şunu söyleyeyim: Benimle tartışmak istiyorsan önce adam ol öyle gel. Çünkü ben Mevlana kadar hoşgörülü değilim. Sen forumlarda göderdiğin yazılarda kullandığın argoyu kullanmaya devam edersen bundan sonraki yorumlarını sadece kendini tatmin etmek için yazmış olacaksın.
YanıtlaSilMevlana kadar hoşgörülü olamazmış, bak bak bak.. sen kendine blog acmıssın yazdgın yazının hakkını veremiyosun, soruları yanıtlayamıyosun. keşke blogunda kriteri olsaydı. Bende forumlarda yazı gondermekten zıyade yuzlerce düzeyli forum sayfası acıp devamlı seviyeyi koruyup kontrol edıyorum. Her harine bir cevabım vardır cunku daha fazla bilgi sahibi tahmin etmistim seniki yazına cevap zahmetidne bulundum. Tatmin olamadıgım dogru cunku gereklı sorularıma cevap alamadım. Mahlasım yeter sana.
YanıtlaSilBin kere lanet olsun yahudilere ve sen ve senin gibi ayrımcılık yapan insanlara.. Allah görendir Allah bilendir. Bu yorumumuda yayınalrsan eyvallah. "NOKTA"
Allah seni de beni de değerlendirdi. Sen hiç merak etme. Bu yazımı ve karşılıklı yorumları okuyanlar da değerlendirecek elbette.
YanıtlaSilYukarıda da belirttiğim gibi, adam olanla konuşurum, tartışırım; adam olana verecek çok cevabım vardır. Ama senin üslübun kahvehanede bile yok.
suleyman bey ilk ricam adsız ın yazdığı vaya yazacağı yorumları yayınlamanız. 2. olarak da ikinizinde önyargılı olduğunuz açık birbirinizi anlamıyorsunuz çünkü aynı konu ile ilgili konuşmuyorsunuz. adsız alevilerin çektiği sıkıntılardan bahsediyor siz kerbela dan ve umum müslümanlara yapılan zulümlerden.gerçekliği kabul etmek yani alevilerin türkiye ayrımcılığa maruz kaldığını kabul etmek sorunları çözecektir zira eskiden devlet bunu kabul etmemiş ve alevilere yapılan baskı ve ayrımcılık, bununla doğru orantılı olarak da onların kendilerini öteki kabul etmesi ve sonuç olarak da karşılıklı kin arttıkça artmış. aynı dili konuşanlar değil aynı şeyi(aynı konu üzerinde) düşünenler anlaşabilir.
YanıtlaSilAdsız dedi ki... 16 Ocak 2009 Cuma 16:50
YanıtlaSilSyn. Aras, ister kusura bak ister bakma zeka yaşın ve beden yaşın uyuşmuyo galiba, yazını oku, okuki hatanı anlayasın, aşure nerden gelmiştir acaba, ben sözyliyim Hz. Nuh. Sen bunu neye bağlamışssın ben söyliyim aleviler muharrem orucu tutarlarmış falan filan. Peygamber efendimizin yegeni olan Hz. Huseyin kerbelada vahim bir olay sonucu yaşamını yitirmiştir, sen bunu gazzeyle bir tutuyosun. Gazze kerbela olmuştur diyosun, yazı baştan sona yanlış sen birde savunuyosun. Hatanı kabul et diye ugrasan yok ama sen kendini sünni olarak görüp böbürlenip bişey soylemeye calısıyosun. Madem kendini boyle üst seviyede goruyosun kitabın neresinde yazıyo, Peygamber demişmi alevilik sünnilik vardır diye, açıklada açıkta kalan bilmediklerimi kapatıyım. Yüce Rabb'imin 99 isminden birinde varmı acaba müslümanı 2ye bolen boyle ayrımcı isimler..
Bende kendimi çok bilgisayar oyunu oynuyorum diye şeytana uydugumu düşünüp yanlışa kaydıgımı zannederdim, daha vahim durumlar varmış ortada.
Adsız mahlas Forsa
Pardon anlıyamadığım.
Hz Hüseyin R.A ne zamandır Hz Pegamberimiz S.A.V Efendimizin yeğenidir.
> Ah Teslimiyet,
YanıtlaSilSöylenecek çok şey vardı elbette bu densize; ama bir yerden sonra blogumu daha fazla kirletmek istemedim.
Bu cahil,
-"Şehit olmuştur" diyemiyor da "vefat etmiştir" diyor mesela.
-Aşure ile Aşura arasındaki farkı bilmiyor.
-"Syn. Aras" diye başlayıp "sana lanet olsun" diye bitirebiliyor.
vs. vs.