Kemal Kılıçdaroğlu… Türkiye onu ilk olarak, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün icraatlarına CHP tarafından yöneltilen yoğun eleştirilerin ilk günlerinde tanıdı. Tipik CHP zihniyetinin ara elemanlarından biri olarak Kemal Kılıçdaroğlu da uzun zamandır bir “Bir Demet CHP Tiyatrosu” oynuyor. Kendisini ara eleman olarak görmemin esas sebebi, daha önce sivrilen ve çeşitli biçimlerde giyotine giden CHP’liler gibi onun da Baykal tarafından “seni İstanbul’a belediye başkanı yapacağım” kandırmacasıyla giyotine küreğe, kızağa veya Sibirya’ya gönderilmesidir.
Bugün o ara eleman ile ilgili komedi sayılacak bir kronoloji kaleme alayım dedim.
Kemal Kılıçadoğlu, CHP adına, Abdullah Gül’ün rektör atamalarını eleştirince “Sezer’i neden eleştirmiyordunuz? O, 1 (yazıyla bir) oy alan kişiyi (Bahri Gökçebay, Kastamonu Üniversitesi) hatta listede olmayanları bile (Gazi, Fırat, Erciyes, Cumhuriyet ve Trakya üniversiteleri) rektör olarak atamıştı.” Klıçdaroğlu’nun cevabı: “Sezer’in bazı uygulamalarına bilerek ses çıkarmadık.” Sebepleri belli olan küstahça bir cevap! Tipik CHP kadrolaşmasının masumiyeti(!).
***
Bugün o ara eleman ile ilgili komedi sayılacak bir kronoloji kaleme alayım dedim.
Kemal Kılıçadoğlu, CHP adına, Abdullah Gül’ün rektör atamalarını eleştirince “Sezer’i neden eleştirmiyordunuz? O, 1 (yazıyla bir) oy alan kişiyi (Bahri Gökçebay, Kastamonu Üniversitesi) hatta listede olmayanları bile (Gazi, Fırat, Erciyes, Cumhuriyet ve Trakya üniversiteleri) rektör olarak atamıştı.” Klıçdaroğlu’nun cevabı: “Sezer’in bazı uygulamalarına bilerek ses çıkarmadık.” Sebepleri belli olan küstahça bir cevap! Tipik CHP kadrolaşmasının masumiyeti(!).
***
Aydın Doğan’ın yaptığı kâğıt kaçakçılığı sorulunca Kılıçdaroğlu ne dedi biliyor musunuz? “Aydın Doğan’ın ne yaptığı beni hiç ilgilendirmiyor!” Ne o Kemal Bey, bir pazarlık veya işbirliği veya ‘bizim adamımız’ meselesi mi var aranızda, diye sormazlar mı? Sonunda CHP’nin İstanbul belediye başkan adayı olup Aydın Doğan medyasının sınırsız desteğini almanız sizi ele veriyor gibi… Ne dersin? Anlamış mıyız?
***
***
Kızılay’a attığı ilk iftirasını, sırasıyla Deniz Feneri, Melih Gökçek ve Kadir Topbaş iftiraları izledi. Şöyle ki, Kızılay konusunda belgeye dayanmayan beyanatları gerçek dışı çıkınca geri adım atmak zorunda kaldı. Almanya’daki Deniz Feneri davasıyla ilgili taşıdığı bilgiler ise çarpıtma ve çelişkilerle dolu. Melih Gökçek olayında “Sayaçlar fahiş fiyata satıldı, vatandaş kazıklandı, elimde faturası var, belgelerim var” dedi. Açık oturumda Gökçek’in onlarca çağrısına rağmen fatura ve belge göstermeyi bırakıp aynı şeyleri geveledi durdu. Doğan Medyasının marifetiyle bu düellonun galibi ilan edildi. Kadir Topbaş ile ilgili de aynı lafları duyuyoruz. Hep belgelerle tehdit eden birinin ortaya herhangi bir belge koyamaması… “Dağ fare doğurdu.”
***
***
Milletvekili seçilmesinden bu yana Ak Parti ile uğraşmadığı bir gün bile olmamasına rağmen bir arpa boyu yolu ancak yarıladı: Şaban Dişli ve Dengir Mir Mehmet Fırat partideki aktif görevlerini bırakmak zorunda kaldı. O kadar! Bu olaylar da hâlâ yargı sürecinde… İtiraf edeyim: Kılıçdaroğlu’nun sadece Şaban Dişli olayında haklı olduğunu düşünüyorum. Gerisi boş…
***
***
Gazeteci Talip Doğan Karlıbel’in Ülke TV’de “Kemal Kılıçdaroğlu, Almanya’da PKK’lılarla kerhaneye gitti ve Alman polisi tarafından orada basıldı. Kılıçdaroğlu’nun Almanya ile kirli bağlantıları var.” İddialarına gık dahi çıkaramaması ise beni oldukça düşündürmüştür. Bu arada kendisiyle ilgili başka iddialara nedense cevap vermeyi aklından bile geçirmemiştir.
***
***
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin İstanbul belediye başkan adayı olarak açıklanınca Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Kılıçdaroğlu için “Bunlar İstanbul’u bilmez. İstanbul’a koysan yolunu bulamaz” deyince o da “Biz İstanbul’a yolumuzu bulmaya gelmedik!” dedi. İyi cevap; ama ikisininki de polemik. Gerçek olansa şu: Kemal Kılıçdaroğlu, bu polemiğin ertesi günü İstanbul’da yolunu kaybetti. Tuzla’dan Sultanbeyli’ye gitmek isterken yolunu kaybeden Kılıçdaroğlu tersaneler bölgesine girdi. Sultanbeyli’yi ise ancak trafik polislerinin yardımıyla buldu. Kılıçdaroğlu’nun “saklı kenti” Kâğıttepe ise ayrı bir alay konusu oldu.
***
***
Özellikle Doğan Medyasının desteğiyle hareket eden ve bugüne kadar “çamur at izi kalsın” mantığının en müstesna örneklerini sunan Kemal Kılıçdaroğlu’nun elle tutulur belgeler sunmadığı halde nasıl ve neden bu kadar şişirildiği başkan adayı olunca anlaşıldı. Kılıçdaroğlu artık CHP’nin değil Aydın Doğan’ın adayı gibi hareket ediyor. Seçimi alacak Hilton arazisini Doğan’a verecek! Yedirmezler canım… O balon patlayacak sen de daha önce sivrilen diğer CHP’liler gibi sömürülecek bir şeyin kalmayınca ve yolunmuş bir şekilde ortada kalınca artık ne olacaksın biliyor musun? Kemal Piliçdaroğlu…
***
***
Son olarak… Şirkette arkadaşımızın biri, kantindeyken diğerine sordu: “Akşam televizyonda Kemal Kılıçdaroğlu’nu seyrettin mi?” Diğer arkadaş cevap verdi: “Başka kanalda daha komik bir şey vardı; ben onu seyrettim.”
Süleyman S. Aras
"Son olarak… Şirkette arkadaşımızın biri, kantindeyken diğerine sordu: “Akşam televizyonda Kemal Kılıçdaroğlu’nu seyrettin mi?” Diğer arkadaş cevap verdi: “Başka kanalda daha komik bir şey vardı; ben onu seyrettim.”"
YanıtlaSilgerçekten ii bi son.yine güzel tespitler.daha üstüne yorum yapmaya gerek kalmayacak cinsten :)
> yusufunalemi,
YanıtlaSilOkuyanların yüzündeki gülümseme devam etsin diye, şirketimizde yaşanan bu ayrıntıyı da eklemek istedim. Bir kelimesi bile uydurma değildir. Kılıçdaroğlu ile ilgili daha çok inciler dökülür, merak etmeyin...