Yaşar Nuri Öztürk: Tasavvuf ve Tarikatlar alanında İlahiyat Profesörü… Türkiye, onu İstanbul Üniversitesi’nin hiç öğrencisi olmayan İlahiyat Fakültesi’ne dekan olduğu dönemden itibaren tanımaya başladı. Ayşe Özgün ile yaptığı TV programları sayesinde popülaritesi tavan yapınca fırsatı değerlendirmekte gecikmedi ve popülaritesini nakde çevirmeyi başardı.
Yaşar Nuri Öztürk, mevcut ve geleneksel İslâm yorumuna karşı takındığı tutum ile özellikle sosyetenin ilgisini çekti. Kendi benimsediği ve ortaya koyduğu din yorumu dışındaki tüm yorumları kökten reddederek, alternatif bir din ve İslâm anlayışı geliştirmeye çalıştı. Bunda bir ölçüde başarılı da oldu. Özellikle bu dönemde peynir-ekmek gibi satan kitapları ve katıldığı programlardan aldığı yüklü teliflerle kesesini iyice şişirdi.
Bin beş yüz yıllık İslâm davranış ve düşüncesini benimseyen Müslümanlara tepeden bakan bir tavır takınıp geleneğe karşı dışlamacı bir söylem geliştirdi. Ona göre; bugüne kadar gelen dini anlayışta haddinden fazla sakatlık vardı, Müslümanlar din âlimleri ve aktarıcıları tarafından aldatılmıştı, İslâm’ın yorumu bilerek veya bilmeyerek tahrif edilmişti, Kur’an bırakılarak uydurma Hadis’e bel bağlanmış ve onunla amel edilmişti. Bunun için dinde bir reform en azından bir ıslahata derhal ihtiyaç vardı. Bunu da -sözüm ona- kendisi yapacaktı. Dini konularda sorulan her soruya kendine göre bir cevabı mutlaka vardı.
Sıradan, hatta İslâm dışı denebilecek bir yaşam biçimini süsleyip maskeleyip İslâm olarak sunmaya çalışan Yaşar Nuri Öztürk’e bazı konularda hakkını teslim etmek gerekir, diye düşünüyorum: Bilgi seviyesi kesinlikle yüksek, dili iyi kullanıyor ve ikna kabiliyeti oldukça iyi. Bu durum, onun sıradan halkı dini konularda etkilemeyi başarmasını kolaylaştırmıştır.
İşte bu Yaşar Nuri Öztürk, bugüne kadarki hayat maratonunda birçok sahnede karşımıza çıktı. Önceki dönemde CHP’den milletvekili olarak parlamentoya girdi. Partisi tarafından aldatıldığını öne sürerek CHP’den istifa etti. Kendi partisini kurdu. Yaşar Okuyan’ın partisiyle kendi partisini birleştirdi. Siyaset yaptığı dönemlerde kendisine dini konularda sorulan soruları artık bir siyasetçi olduğu gerekçesiyle genelde cevapsız bıraktı.
Ve yine aynı Yaşar Nuri Öztürk son kitabına, şanına yakışır bir isim koydu: Allah ile Aldatmak… Asrın müceddidi Yaşar Hoca’ya göre Müslümanlar birbirlerini Allah ile aldatıyorlar. Son günlerde ortaya çıktı ki, Müslümanların birbirini aldattığı falan yokmuş. Elbette aldatan biri varmış: O da Yaşar Nuri Öztürk’ün bizzat kendisiymiş. Herif karısını aldatıyormuş. Hoca, paçayı kurtarmak için şimdi yeni bir jargon geliştirmenin planlarını yapıyordur herhalde.
Bilen biliyordu zaten, ama bu aldatma olayıyla ortaya çıktı ki, bugüne kadar hep Allah ile aldatmış Yaşar Hoca. Para, şahsi istikbal, siyasi kariyer, popülarite ve karısını aldatacak başka kadınlar uğruna Allah ile aldatmaktan hiç çekinmedi. Son eş aldatma olayının, “Allah ile Aldatmak” kitabının yayınlanmasıyla aynı zamana denk gelmesine de ilâhi kader demekten başka bir şey gelmiyor içimden. Deşifre oldun postmodern müceddid. Deşifre!
Süleyman S. Aras
>Yaşar Nuri Öztürk'ü çok uzun zamandan beri ilgiyle takip ederim. Her zaman gene ne diyecek diye merak ettiğimden dolayı sivri çıkışlarının çoğunu kendine göre doğru bulsada bir çok hataları da vardı artık vebali boynuna Hesap zamanı sorumluluğu çok olacak gibi görülüyor Herşeyi doğrusuyla Allah bilir Yaşar Nuri'nin açtığı yol Diğerlerine de örnek oldu ve bir çok İslam alimimiz oldu İslam dininin Türkiye'de belli bir kesim tarafından sulandırılmaya çalışılması ve bunun sonucunda raitingleri artırdığının farkedilmesiyle TV ler Her konuda bir ilahiyatcıyı yanlarında bulundurma gereği duyurduöyleki gündüz kuşağında ki her programda bir ilahiyatcı hazır durumda bekletiliyordu Akşamları da tartışma programlarında Baş köşedeydiler İşin garibi gündelik hayatında müslüman Dini konularla (konuşma etme ) bu kadar iç içe bile değilken belli kesimlerde ilgi bir den artmıştı kadın cumaya gidebilir mikadın cenaze namazı kılar mıhorozdan kurban olur mu gibi aklınıza gelebilecek binlerce soru havada uçuşuyor ve bunlara cevap verecek ilahiyatcı hoca vs alimler kanal kanal geziyor İslam konusunda söz sahibi olduklarını iddea edenlerde birbirleriyle zıtlaşıyorlardı ve ortaya şu çıkıyordu 1400 yılldır var olan bir din günümüze kadar her nasılsa gelmiş ama Tümden yanlış bir anlayış ve uygulama oluşturmuş aslında doğrusu şimdi onların dedikleriydi ama onlarında uzlaştıkları ortak noktalarda neredeyse hiç yoktu bu durumda islamı öğretmek yerine insanların kafalarında islam dinini şüpheli kılacak soru işaretleri bıraktılar.sadece Din ile yetinmeyerek siyasete de burunlarını soktular ve Türkiye'de kaosun çıkmasına neden oldular Günümüzde başörtüsü sorununun yaşanmasının bir numaralı nedeni onların popüler olmak için verdiği fetvalardır Yaşar Nuri'ye geçmiş olsun diyorum ve Özel hayatında ki sorunlarını bir an önce düzeltebilmesi temennisiyle
YanıtlaSil>Yorum için teşekkür ederim. Bazı noktalara itirazım olacak:1. Yaşar Nuri Öztürk, Zekeriya Beyaz ve benzeri saz arkadaşlarının birçok yol açtığı kesin; ama bunların hiçbiri hayırlı yol değildir.2. 1.400 yıldır yaşanan İslâm asla yanlış değildi.3. Yanlış olan, bu çatlak seslerin popülarite uğruna ortaya çıkmalarıydı. Çok iyi biliyorlardı ki, geleneğin sesi oldukları takdirde seslerini pek duyan olmayacaktı. Aynı şeyleri söylemesi durumunda gölgede kalacağını çok iyi bilen Zekeriya Beyaz, birkaç adım daha ileri atmaktan kaçınmamıştır. Bu ne uğrunaydı? Söylediklerinin doğru olmadığını kendisi de bilecek kadar şeytandır aslında; ama neyse ben de daha fazla ileri gitmeyeyim.4. Katılabileceğim noktalardan biri de şu: Bu gibi örneklere bakan diğer kanallar da hoca çıkarma yarışına girdiler. Fakat bunun özel TV kanallarının yaygınlaşmaya başladığı döneme denk geldiğini de unutmamamız lazım.Yaşar Nuri Öztürk'ün doğru olarak söylediği ve savunduğu şeyler elbette vardır. Benim en çok itiraz ettiğim yanı, üslubudur. Geleneğe, İslâm alimlerine, Müslümanlara tepeden bakmasıdır, kendisini "son ve tek doğru" din temsilcisi yerine koymasıdır. Ve ortaya çıktı ki, aynı zamanda gizli kapaklı işler yürüten ikiyüzlünün tekiymiş.
YanıtlaSil>ve ortaya şu çıkıyordu 1400 yılldır var olan bir din günümüze kadar her nasılsa gelmiş ama Tümden yanlış bir anlayış.....buradaki ifadem sanırım yanlış anlaşılmış İslam dininde asla bir yanlışlık yok günümüze yanlış gelmede yok olsa olsa bazı nuans farkları ki bunlarda mezheplerin konuya yaklaşımından kaynaklananlar ki bunlara da yanlış denemez yazımda ben islam yanlış onlar doğru demek istedim yani sadece kendilerini doğru biliyorlar oysa islamın temelinde birlik vardır yani herhangi bir hususun alimlerce tümden kabul edilmesi yoksa bir kişi dedi diye ... neyse
YanıtlaSil>> 3K, sanırım ben de sizi yanlış anlamışım. Beni yanlışa sevk eden esas şey şudur: Kimileri; örf, adet, gelenek, bazı yerel alışkanlıklar ve töresel kuralları din gibi göstererek dinde yanlışlama yapıyorlar veya bunları dinin bozulmasına örnek gösteriyorlar. Ben bunu göz önüne alarak dinde yanlışlık yoktur dedşm. Saygılar...
YanıtlaSil>Ben onu hiçbir zaman din için çalışan biri gibi görmedim. Hal ve sözleri bunu göstermiyor. Değindiğiniz gibi sadece bazı çevrelerin hocası gibi görünüyor. Dine uymak isteyenlerin değil, dini kendine uydurmak isteyenlerin.
YanıtlaSil>> Arzu-hal,Teşekkür ederim. O çevreler de hocanın hocalık yönünden ziyade bozgunculuğuna alkış tutuyorlar! Bu alkışlar da ne yazık ki hocayı iyice gaza getiriyor.
YanıtlaSil