Daha önce yazdığım “Meğer Çoktan Bölünmüşüz” başlıklı yazımda da değinmeye çalışmıştım. Maalesef toplumumuz önlenemez gibi görünen bir bölünme(!) yaşıyor. Kimine göre “tam da orta yerinden bölünen bir toplum” haline geldik.
Ben bu tam da “orta yerinden” ifadesine katılmıyorum. Aslında bunu bir bölünme değil de bir tasfiye süreci olarak adlandırıyorum. Toplum prizmasının en üst katmanından en alt katmanına kadar bir kesim ya tasfiye olacak ya da evrensel değerleri özümsemek zorunda kalacak.
Sözde demokratlar, sözde insan hakları savunucuları, sözde eşitlikçiler, laikçiler, faşizan Kemalistler, darbeciler ve darbe şakşakçıları, beyaz getto kralları, plaza aydınları ve turfanda aydınlar, Marx, Engels, Freud, Darwin gibi kendi içinde tutarsız ideologların dünyasından başka dünya tanımayan yazarlar ve blog yazarları, okumuş yobazlar, milletin çobanıyla aydını arasında değer farkı görenler ve dahası, bu doğal eleme sürecinde yok olup gidecek. Ya yok olup gidecekler ya da gerçeği görüp kabullenecekler.
Sebebi açık: Mantıkî dayanağı olmayan, genel kabule aykırı, benmerkezci, faşizan fikir ve ideolojiler uzun soluklu bir yaşama sahip olamamıştır; olamayacaktır. Arkalarında derin devlet de olsa, medya gücü, silahlı güç ve para da olsa halktan destek alamayan oluşumların yaşaması mümkün değildir.
Daha dün eşekten düştüğü halde bugün başkalarının da eşekten düşmesi için ağız suları aka aka bekleyenler neyin hesabını yapmaktadır? Dünya tarihine bakın: Her darbe, her devrim önce kendi çocuklarını yemiştir. Bu ülkede de öyle olmuştur: Derin, postmodern ve açık darbeler; toplumu şekillendirme ve dönüştürme operasyonları, baskılar, takibatlar, ikna odaları, bilinçli fakirleştirme yöntemleri; bölgeler, inançlar, kökenler arası farklılaştırma çabaları, tabelalar ve imajlar arkasına saklanan gizli emeller... Hepsi bütünümüzün dinamikleriyle oynamaktadır, sadece bir kesimin değil.
Şunu ne zaman anlayacaksınız? Şimdi sıraladığım tüm bu bilinçli eylemler, bu memlekette, birileri tarafından yeri ve zamanı geldikçe sağcısına solcusuna, Sünnisine Alevisine, dindarına ateistine, aydınına cahiline, öğrencisine işçisine karşı uygulanmıştır. Balyoz bu milletin kafasından inmemiştir. Balyozu sallayanlar, hep devlet-millet yararından, rejim-Atatürk bekçiliğinden, dost-düşman ayrımından, şeriat-komünizm tehlikesinden bahsetmiştir. Balyozu sallayanlar hep bizden görünmüştür. Ve fakat maskeler düştükçe gerçek de görünmüştür.
Bu memlekette herkes zaman zaman eşekten düşürülmüştür. Devletin kendisi bile eşekten düşürülmüştür. Gel gör ki, eşekten düşen, düştüğüyle kalmış; akıllanmamış gibi görünüyor.
0 yorum:
Yorum Gönder
1- İsminizi (en azından bir rumuz) lütfen yazınız!
2- "Susma hakkı"nı kullanma. Susma! Hakkını kullan...
3- Senin sevdiğin kişi ve değerlere eleştirel yaklaşmış olabilirim. Bunun için hakaret ve küfür içerikli yoruma gerek yok, sen de eleştir.
4- Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmaz/yayınlanmaz.