10 Temmuz 2008

ABD Ahlakı ve Stratejik Ortaklık

Hepimiz ABD masallarıyla büyüdük. Bu anlamda beyni yıkanmış bir nesiliz. Yoğun propaganda altında neredeyse birer ABD sempatizanı oluyorduk. Neden sonra, içimizden bazıları bu kirli yıkanmaya isyan edip beynine format atınca ABD’nin gerçek yüzünü gördü. Bu yüzdendir ki, Türkiye’nin yeni nesli ABD’ye karşı isyanları oynuyor.

Türk insanının kafasında en olumsuz imaja sahip ülkelerin başında ABD geliyor. İyi de kardeşim, hâlâ ABD’ye nasıl güvenelim.

Burada ayrıntısına girmeden ABD’nin dünya genelindeki veya bize karşı olan günah galerisine kısa bir göz atabiliriz: Kıbrıs Harekâtında Yunanistan lehine tavır aldı. Türkiye’deki tüm darbelerin başaktörü ve finansörü ABD’dir. Güneydoğudaki terörü destekliyor. Muavenet Olayı, Çuval Olayı, ABD’nin Irak ve Afganistan’da yaptıkları… İsrail zulmünün tek sorumlusu oluşu, ABD’nin kirli insan hakları karnesi vs. Bunların hepsi ABD ahlakının birer parçası…

Dün (09.07.2008) İstinye’de meydana gelen menfur olayda ABD’nin çirkin yüzünü bir kere daha görme şansına sahip olduk. Teröristler ABD Başkonsolosluğuna saldırıyor: ABD’lileri korumak için bizim polisimiz şehit oluyor, ABD’li güvenlik görevlileri korkak fareler gibi inlerine kaçıyor (prosedür ve uluslararası hukuk böyleymiş: onların içeriyi koruması gerekiyormuş). Bu kuralı bir noktaya kadar anlayabiliriz. Ancak o korkak fareler, yaralı trafik polisini içeri almıyor. İşte ABD ahlakı! Her şey olup bittikten sonra -sözüm ona- ilkyardıma geliyorlar.

İşte bu ABD! Geçmişi ve bugünü günahlarla ve hem Türk milletine/devletine hem de dünya insanlığına ihanetlerle dolu olan bu ABD bizim stratejik ortağımız, müttefikimiz ve dost(!)umuz…

Şu lanet olası dünya dengeleri, politik duruşlar, sıcak-soğuk savaşlar, “Türk’ün Türk’ten başka dostu” geyiği, iki yüz yıldır damarlarımızda dolaşan uyuşukluk kanı… Nâ-merde muhtaç olma gerçeği çırılçıplak karşımızda dururken eğer üstümüzdeki ölü toprağını üstümüzden atmazsak ABD şeytanıyla da, İsrail canavarıyla da, İngiliz hainiyle de, Rus ayısıyla da daha çoook dost ve müttefik olacağız gibime geliyor.

Acaba toplumsal bir mazoşizm mi yaşıyoruz? Bu beladan kurtulmanın bir yolu yok mu? Ah! Uyanma mucizesinin -daha önce hiç bu kadar incitmeyen- imkânsızlığı…

Süleyman S. Aras
Bu yazıyı paylaş:

0 yorum:

Yorum Gönder

1- İsminizi (en azından bir rumuz) lütfen yazınız!
2- "Susma hakkı"nı kullanma. Susma! Hakkını kullan...
3- Senin sevdiğin kişi ve değerlere eleştirel yaklaşmış olabilirim. Bunun için hakaret ve küfür içerikli yoruma gerek yok, sen de eleştir.
4- Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmaz/yayınlanmaz.