“Türkiye’de zaten demokrasi var” falan demeyin. Demokrasi dediğimiz şey, tam da şu anda benim istediğim şeyi yazabilmem gibi lolipop şekeri allığıyla pazarlanabilecek bir şey değildir. Bu düşünce ve düşündüğünü ifade etme özgürlüğü kapsamına girer ki, Türkiye’de hâlâ tam oturmuş değildir.
“Kardeşim senin namaz kılmana karışan var mı?” gibi zavallıca bir ifadeyle de savuşturulamaz. Çünkü bu da ibadet özgürlüğü kapsamındadır. Aynı şekilde din özgürlüğünün de tam olarak sağlandığını söylemek imkânsızdır. Zira din, namaz kılmaktan ibaret değildir.
Seçim zamanı önümüze konulan sandıklarla inandırıcılık kazandırılmaya çalışılan şey de bir aldatmacadan başka bir şey değildir.
Ve fakat her şeye rağmen Türkiye gibi garip bir ülkeye de demokrasi pek âlâ gelebilir. Türkiye’ye demokrasi gelebilmesi için yapılması gereken birkaç şeyi kendimce sıraladım:
1. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ne kadar darbeci varsa (başta Kenan Evren olmak üzere) hepsi yargılanmalı ve mahkûm edilmelidir. Hayatta olanlar ömür boyu hapse atılmalı, ölenler ise mezarları tecrit edilerek cezalandırılmalıdır.
2. Darbe çağrısı veya planı yapan, darbeyi öven, darbeye zemin hazırlayan kim olursa olsun on yıldan az olmamak üzere ağır hapis cezasıyla cezalandırılmalıdır. Bu kişiler yüksek yargı üyesi, parti başkanı, kuvvet komutanı, Genelkurmay Başkanı da olsa durum değişmemelidir.
3. Darbe ürünü ne kadar kurum ve durum varsa (Anayasa Mahkemesi, YÖK, darbe ürünü anaysa vs.) tamamen ortadan kaldırılmalıdır.
4. Türkiye’deki tüm mason loca ve dernekleri kapatılmalıdır.
5. Tevhid-i Tedrisat tam anlamıyla sağlanmalı, askeri liselerde nato mermer nato kafa, realiteden ve kendi toplumunun şartlarını özümsemekten yoksun, robot gibi tek tip insan yetiştiren sistemin önüne geçilmelidir.
6. Değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddeler içeren, postal sultası ve CHP işbirliğiyle kaleme alınmış bir anayasaya sahip olma zavallılığı ve utancı ortadan kaldırılmalıdır.
7. Yeri geldiğinde “din, devlet, bayrak elden gidiyor” yaygarası koparan ve fakat gerçekte darbe çığırtkanlığı, misyonerlik ve bölücülük yapan tüm dernek ve vakıflar (isimlerinde “milli”, “Atatürk”, “ulusal”, “demokratik”, “birlik” gibi ibareler yer alsa dahi) kapatılmalıdır.
8. Toplumda, siyasette, sosyal hayatta, inanç formlarında, seçmen eğilimlerinde, devletin kurumlarında ve işleyişinde meydana gelen değişiklikleri devletin, vatanın, rejimin, laikliğin, birliğin sonu olacağı şeklinde yorumlayan paranoyadan vazgeçilmelidir.
9. Askeri irade kayıtsız ve şartsız olarak sivil iradenin emir ve denetiminde hareket etmelidir.
10. Bürokrasinin kraliyetine, (özellikle yargıdaki) hanedan türü yapılanmasına derhal son verilmelidir.
Benim âcizane sıralayabileceğim öneriler bunlardır. Bu listeye daha çok ekleme yapılabilir elbette. Bu listedeki maddeleri hazmedemeyen birinin demokratlığından söz etmek imkânsız olacağı gibi bu değişiklikler gerçekleşmeden demokrasinin gelmesini beklemek de hayalden öteye geçemez.
“Kardeşim senin namaz kılmana karışan var mı?” gibi zavallıca bir ifadeyle de savuşturulamaz. Çünkü bu da ibadet özgürlüğü kapsamındadır. Aynı şekilde din özgürlüğünün de tam olarak sağlandığını söylemek imkânsızdır. Zira din, namaz kılmaktan ibaret değildir.
Seçim zamanı önümüze konulan sandıklarla inandırıcılık kazandırılmaya çalışılan şey de bir aldatmacadan başka bir şey değildir.
Ve fakat her şeye rağmen Türkiye gibi garip bir ülkeye de demokrasi pek âlâ gelebilir. Türkiye’ye demokrasi gelebilmesi için yapılması gereken birkaç şeyi kendimce sıraladım:
1. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ne kadar darbeci varsa (başta Kenan Evren olmak üzere) hepsi yargılanmalı ve mahkûm edilmelidir. Hayatta olanlar ömür boyu hapse atılmalı, ölenler ise mezarları tecrit edilerek cezalandırılmalıdır.
2. Darbe çağrısı veya planı yapan, darbeyi öven, darbeye zemin hazırlayan kim olursa olsun on yıldan az olmamak üzere ağır hapis cezasıyla cezalandırılmalıdır. Bu kişiler yüksek yargı üyesi, parti başkanı, kuvvet komutanı, Genelkurmay Başkanı da olsa durum değişmemelidir.
3. Darbe ürünü ne kadar kurum ve durum varsa (Anayasa Mahkemesi, YÖK, darbe ürünü anaysa vs.) tamamen ortadan kaldırılmalıdır.
4. Türkiye’deki tüm mason loca ve dernekleri kapatılmalıdır.
5. Tevhid-i Tedrisat tam anlamıyla sağlanmalı, askeri liselerde nato mermer nato kafa, realiteden ve kendi toplumunun şartlarını özümsemekten yoksun, robot gibi tek tip insan yetiştiren sistemin önüne geçilmelidir.
6. Değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddeler içeren, postal sultası ve CHP işbirliğiyle kaleme alınmış bir anayasaya sahip olma zavallılığı ve utancı ortadan kaldırılmalıdır.
7. Yeri geldiğinde “din, devlet, bayrak elden gidiyor” yaygarası koparan ve fakat gerçekte darbe çığırtkanlığı, misyonerlik ve bölücülük yapan tüm dernek ve vakıflar (isimlerinde “milli”, “Atatürk”, “ulusal”, “demokratik”, “birlik” gibi ibareler yer alsa dahi) kapatılmalıdır.
8. Toplumda, siyasette, sosyal hayatta, inanç formlarında, seçmen eğilimlerinde, devletin kurumlarında ve işleyişinde meydana gelen değişiklikleri devletin, vatanın, rejimin, laikliğin, birliğin sonu olacağı şeklinde yorumlayan paranoyadan vazgeçilmelidir.
9. Askeri irade kayıtsız ve şartsız olarak sivil iradenin emir ve denetiminde hareket etmelidir.
10. Bürokrasinin kraliyetine, (özellikle yargıdaki) hanedan türü yapılanmasına derhal son verilmelidir.
Benim âcizane sıralayabileceğim öneriler bunlardır. Bu listeye daha çok ekleme yapılabilir elbette. Bu listedeki maddeleri hazmedemeyen birinin demokratlığından söz etmek imkânsız olacağı gibi bu değişiklikler gerçekleşmeden demokrasinin gelmesini beklemek de hayalden öteye geçemez.
Süleyman S. Aras
>Blogcu'dayken Bu Yazıya Yapılan Yorumlar:14.6.2008 - yorum Yazan: harun ve bu doğrultuda şeriata giden ol tamamlanmış olunur acaba Süleyman abi birileri din değişdirmek istediğinde ona karışan yada oruç tutdugu için dayak yiyen bileri varmı aksıne oruç tutmaıdıgı için adamları dözuyorlar biz çoğuşcu değil çoğunlukcu bir hukumet istiyoruz kımse %53 ü yoka sayamaz ve bu sözlerin üstüne her sıkısan sen müslüman değilmisin diyorlar elhamdürillah müslümanım 14.6.2008 - > Harun Yazan: suleymanaras Olayları sadece kendi açılarından veren medyaya göre sadece oruç tutmayanlar dövülüyor. Peki, sen Şişli'de dayak yiyen başörtülü kızın haberini gördün mü? 28 Şubat Süreci lanetinde üniversitelerde kurulan ikna odalarının mahiyetini biliyor musun? Cumhuriyet gazetesinde Müslümanlara yapılan hakaretlerin duvarlarda nasıl yankılandığını biliyor musun? Bu arada, tanıdığım kadarıyla senin Müslümanlığından şüphem yok. Kendine iyi bak.
YanıtlaSil