Genelkurmay! Kışlana Dön
Yeter artık! Asker misiniz; sosyal hayatın kurdu musunuz? Ömrümüzü, birliğimizi, siyasi hayatımızı, dinimizi, demokrasimizi, örfümüzü, âdetimizi kısacası bizim de millet olarak hak ettiğimiz -en azından asgari- evrensel değerlerimizi ve kazanımlarımızı yıpratmaktan, kemirmekten, aşağılamaktan bıkmadınız mı?
Zorunuza giden ne? Halkın, nato mermer nato kafa olmaması mı? Sizden daha demokrat olması mı? Dindar olması mı? Siz kimsiniz ki, halkı şekillendirme görevine soyunuyorsunuz? Sizin mantalitenizi 5 ay gibi kısa bir zamana denk gelen askerliğimde daha net olarak çözmüş bir sivil olarak, elimden, içler acısı halinize üzülmekten başka bir şey gelmiyor.
Demokrasiye balans ayarı çekmekten, darbe seviciliğinden, günlükleri bile darbe hülyalarıyla doldurmaktan; yargıyı, medyayı, akademisyenleri Genelkurmay malı yapmaktan, askeri gazinolarda alkol manyağı olmaktan, din düşmanlığı beslemekten, halkı küçük görmekten daha asli görevleriniz varken sizin ne işiniz var sivil alanda?
Sizin operasyonlarınız, bulunduğunuz kurumu yıpratmaktan öte halkın kışladan soğumasına sebep oluyor. Şu masa başı anketlerde en güvenilir kurum olarak çıkmanız da palavradan başka bir şey değil.
Sokağına Sahip Çık!
Bugün 21 Haziran Cumartesi. Genç Siviller’in başını çektiği çeşitli sivil toplum kuruluşları, partiler ve kişiler (SDP, DSİP, DTP, EMEP, Mazlum-Der, KEG, İHD, Siyasal Ufuk Hareketi, Gönüllü Teşekkürler Vakfı, DurDe Girişimi, Henüz Özgür Olamadık İnisiyatifi, Lambdaistanbul, TGTV, Sosyalist Parti Girişimi, Barış Meclisi, Gönüllü Teşekküller Vakfı, Oyuncu Lale Mansur, Mor ve Ötesi Grubu’ndan Harun Tekin,) bugün Darbeye Karşı Ses Çıkar yürüyüşü düzenliyor. Slogan şu: Yılın en uzun ve en aydın gününde geleceğimizin hiç kararmaması için yürüyoruz. Askeri darbeye, yargı darbesine, 9’lar çetesinin sultasına, postal saksocularına, Google’dan belge toplayan aymaza karşı yürüyoruz.
Efendim, inşallah ben de orada olacağım. Saat 17:00 de Tünel’den başlayacak yürüyüş Taksim’de son bulacak. “D” (darbeci, derin, devşirme, dönme) tipi yapılanma hariç, Türkiye’nin tamamının temsilcileri orada olacak. Göbeğini kaşıyanlar(!), damacana kafalar(!), çobanlar(!), ayaklar(!), paryalar(!), hacılar, hocalar, irticacılar(!), mustazaflar, mazlumlar, çeşmenin çok uzağındakiler, kara köylüler, zenci Türkler, bir zamanlar cendermeye bile “Baş efendi” çekenlerin çocukları… Hepimiz oradayız ve çok şımardık biz(!) Bu şımarıklılığımızın elimizden alınmaması için özgürce dolaşacağımız sokaklarımıza sahip çıkmak için yürüyoruz.
Bizim Çocuklar Harika
Euro2008’de bizim çocuklar yarı finalde. Kadroda benden büyükler de var küçükler de… Fakat tabir olmuş işte: Bizim Çocuklar… Futbol Milli Takımız bize tarihindeki en büyük heyecanlarından birini yaşatıyor.
Dünya genelinde Futbolla ilgilenen herkesin dikkatlerini üzerine çeken, sempati kazanan milli takımımız, son üç maçında geriye düşmesine rağmen müthiş geri dönüşler yaparak yarı finale kalmayı başardı. Dünya medyasına manşet oldu, övgüler aldı, parmak ısırttı, şapka çıkarttırdı…
Tam her şey bitti derken sahneye öyle bir dönüyoruz ki, insanın aklına Türk ordularının “hilal taktiği” geliyor. Teknik, taktik, bireysel başarı, takım ruhu, taraftar duası her şey işin içinde. Bizim Çocuklar yoluna devam ediyor.
Yarı finaldeki rakibimiz tam bir turnuva takımı olan Almanya… Olsun. Onları daha önce yenmiştik; yine yeneriz. Bu inat, inanç, kenetlenmişlik, tutku, dua sizinle oldukça kupasız dönmezsiniz. Korkmayın! (ki artık korkmuyorsunuz) İnanın…
Yeter artık! Asker misiniz; sosyal hayatın kurdu musunuz? Ömrümüzü, birliğimizi, siyasi hayatımızı, dinimizi, demokrasimizi, örfümüzü, âdetimizi kısacası bizim de millet olarak hak ettiğimiz -en azından asgari- evrensel değerlerimizi ve kazanımlarımızı yıpratmaktan, kemirmekten, aşağılamaktan bıkmadınız mı?
Zorunuza giden ne? Halkın, nato mermer nato kafa olmaması mı? Sizden daha demokrat olması mı? Dindar olması mı? Siz kimsiniz ki, halkı şekillendirme görevine soyunuyorsunuz? Sizin mantalitenizi 5 ay gibi kısa bir zamana denk gelen askerliğimde daha net olarak çözmüş bir sivil olarak, elimden, içler acısı halinize üzülmekten başka bir şey gelmiyor.
Demokrasiye balans ayarı çekmekten, darbe seviciliğinden, günlükleri bile darbe hülyalarıyla doldurmaktan; yargıyı, medyayı, akademisyenleri Genelkurmay malı yapmaktan, askeri gazinolarda alkol manyağı olmaktan, din düşmanlığı beslemekten, halkı küçük görmekten daha asli görevleriniz varken sizin ne işiniz var sivil alanda?
Sizin operasyonlarınız, bulunduğunuz kurumu yıpratmaktan öte halkın kışladan soğumasına sebep oluyor. Şu masa başı anketlerde en güvenilir kurum olarak çıkmanız da palavradan başka bir şey değil.
Sokağına Sahip Çık!
Bugün 21 Haziran Cumartesi. Genç Siviller’in başını çektiği çeşitli sivil toplum kuruluşları, partiler ve kişiler (SDP, DSİP, DTP, EMEP, Mazlum-Der, KEG, İHD, Siyasal Ufuk Hareketi, Gönüllü Teşekkürler Vakfı, DurDe Girişimi, Henüz Özgür Olamadık İnisiyatifi, Lambdaistanbul, TGTV, Sosyalist Parti Girişimi, Barış Meclisi, Gönüllü Teşekküller Vakfı, Oyuncu Lale Mansur, Mor ve Ötesi Grubu’ndan Harun Tekin,) bugün Darbeye Karşı Ses Çıkar yürüyüşü düzenliyor. Slogan şu: Yılın en uzun ve en aydın gününde geleceğimizin hiç kararmaması için yürüyoruz. Askeri darbeye, yargı darbesine, 9’lar çetesinin sultasına, postal saksocularına, Google’dan belge toplayan aymaza karşı yürüyoruz.
Efendim, inşallah ben de orada olacağım. Saat 17:00 de Tünel’den başlayacak yürüyüş Taksim’de son bulacak. “D” (darbeci, derin, devşirme, dönme) tipi yapılanma hariç, Türkiye’nin tamamının temsilcileri orada olacak. Göbeğini kaşıyanlar(!), damacana kafalar(!), çobanlar(!), ayaklar(!), paryalar(!), hacılar, hocalar, irticacılar(!), mustazaflar, mazlumlar, çeşmenin çok uzağındakiler, kara köylüler, zenci Türkler, bir zamanlar cendermeye bile “Baş efendi” çekenlerin çocukları… Hepimiz oradayız ve çok şımardık biz(!) Bu şımarıklılığımızın elimizden alınmaması için özgürce dolaşacağımız sokaklarımıza sahip çıkmak için yürüyoruz.
Bizim Çocuklar Harika
Euro2008’de bizim çocuklar yarı finalde. Kadroda benden büyükler de var küçükler de… Fakat tabir olmuş işte: Bizim Çocuklar… Futbol Milli Takımız bize tarihindeki en büyük heyecanlarından birini yaşatıyor.
Dünya genelinde Futbolla ilgilenen herkesin dikkatlerini üzerine çeken, sempati kazanan milli takımımız, son üç maçında geriye düşmesine rağmen müthiş geri dönüşler yaparak yarı finale kalmayı başardı. Dünya medyasına manşet oldu, övgüler aldı, parmak ısırttı, şapka çıkarttırdı…
Tam her şey bitti derken sahneye öyle bir dönüyoruz ki, insanın aklına Türk ordularının “hilal taktiği” geliyor. Teknik, taktik, bireysel başarı, takım ruhu, taraftar duası her şey işin içinde. Bizim Çocuklar yoluna devam ediyor.
Yarı finaldeki rakibimiz tam bir turnuva takımı olan Almanya… Olsun. Onları daha önce yenmiştik; yine yeneriz. Bu inat, inanç, kenetlenmişlik, tutku, dua sizinle oldukça kupasız dönmezsiniz. Korkmayın! (ki artık korkmuyorsunuz) İnanın…
Süleyman S. Aras
>ben bu potbori içinden sadece milli takımımıza değinmnek istiyorum bizim takım zaten sitemden de takip ediyorsan gerçekten son saniyeleri çok seviyor zaten bizler buna alıtık artık erken gol gelirse herhalde sevinmeyiz bile :)
YanıtlaSil>Evet Veysel Tuna, özellikle "Bizim Çocuklar" ile ilgili ilginç değerlendirmelerin oluyor. Blog sayfanı takip etmeye devam ediyorum. İyi gidiyor.
YanıtlaSil