Dünyanın skandallar kraliçesi, ahlak yoksunu Batı kültürünün eşsiz sembollerinden Paris Hilton, geçtiğimiz gün Türkiye’ye geldi. Kendilerinin basın-yayın yoluyla tanıyıp uzaktan tapınmakla yetinen müritleri bu fırsatı kaçıramazdı. Havaalanına akın ettiler, birbirlerini ezdiler. İçlerinde Paris Hilton’un ayağının altına halı olmak için can atanlar bile vardı. Ne var ki, polis izin vermedi!
Acınacak bir manzaraydı ki, CNN İnternational’a haber olup rezil edilmekten kurtulamadık. Kanalda, Paris Hilton’a üşüşen fareler için Şaşırmış Olmalılar başlıklı bölümde "…tabii bu büyük ilginin ardında Hilton’un Nobel Kimya Ödülü alması yatmıyor. Ünlü olmak haricinde hiçbir ünü bulunmayan Hilton’un Türkiye’de böyle ilgiyle karşılanması çok ilginç" yorumu yapıldı.
Türkiye’nin sondan birinci kanalının düzenlediği güzellik yarışmasında birinci gelen kıza taç takmak için geldiği Türkiye’de ummadığı bir ilgiyle karşılaşınca havaalanına ayak bastığı andan ülkemizden ayrılanana kadar kamerasını elinden düşürmedi. Sebebi çok basitti. Paris Hilton, bu kadar aç ve zavallı insanla ilk defa karşılaşmıştı. Bu kadar malzemeyi (evet, insanlardan oluşan malzeme) dünyanın hiçbir yerinde bulamamıştı ve bundan sonra da bulamayabilirdi. Dolayısıyla hem acınacak halimize güldü hem de kamerasıyla bol bol manzara, (pardon malzeme) çekti.
Paris Hilton’a üşüşen farelerin açlığı, ülkemizdeki açlıklardan sadece biridir. Türkiye’nin sondan birinci kanalındaki et pazarı mıdır, at pazarı mıdır (zira ülkemizin argo literatüründe at gibi hatun lafı meşhurdur) nedir? Orada birbirleriyle soyunma yarışına giren kızlarımızın ve onları soyanların açlığı daha başka bir açlık çeşididir. (Şimdi ben bağnaz bir insanım ya bu tür yarışmalara o yüzden karşı çıkıyorum)
Bin çeşit açlıktan bahsettik; ama açlık genelde mide açlığı olarak algılanıyor. Bin rakamı mübalağa anlamında kullanılmasına rağmen sayı daha az veya çok olabilir. Duygu-düşünce açlığı, maddi-manevi açlık, dini-ideolojik açlık, makam-mevki-şöhret açlığı, geleneklere-göreneklere ve örf-âdete duyulan açlık başlıca açlık çeşitleridir.
Bunlardan bazıları (manevi açlık, kültürel açlık gibi) gerçek anlamda eksik olan yanlarımızdır ki, bunlara duyulan açlığın giderilmesi için gücümüzün son haddesine kadar çalışmak boynumuzun borcudur. Peynire üşüşen farelerin açlığına benzeyen Paris Hilton’a vb. tapınma açlığı da bir bakıma manevi açlığın doyurulmamasının doğurduğu ibretli bir açlıktır.
Sözün kısası, giderilmesi gereken; beynin, kalbin ve ruhun açlığıdır. Nefsin gayrimeşru arzuları ise (ki nefsin meşru arzuları da vardır) geberene kadar aç bırakılmalıdır. Bu, Paris Hilton’u, Türkiye’nin yarısını ayak takımı olarak gören Aysun Kayacı ve onun gibileri işsiz ve aç bırakacak olsa da…
Acınacak bir manzaraydı ki, CNN İnternational’a haber olup rezil edilmekten kurtulamadık. Kanalda, Paris Hilton’a üşüşen fareler için Şaşırmış Olmalılar başlıklı bölümde "…tabii bu büyük ilginin ardında Hilton’un Nobel Kimya Ödülü alması yatmıyor. Ünlü olmak haricinde hiçbir ünü bulunmayan Hilton’un Türkiye’de böyle ilgiyle karşılanması çok ilginç" yorumu yapıldı.
Türkiye’nin sondan birinci kanalının düzenlediği güzellik yarışmasında birinci gelen kıza taç takmak için geldiği Türkiye’de ummadığı bir ilgiyle karşılaşınca havaalanına ayak bastığı andan ülkemizden ayrılanana kadar kamerasını elinden düşürmedi. Sebebi çok basitti. Paris Hilton, bu kadar aç ve zavallı insanla ilk defa karşılaşmıştı. Bu kadar malzemeyi (evet, insanlardan oluşan malzeme) dünyanın hiçbir yerinde bulamamıştı ve bundan sonra da bulamayabilirdi. Dolayısıyla hem acınacak halimize güldü hem de kamerasıyla bol bol manzara, (pardon malzeme) çekti.
Paris Hilton’a üşüşen farelerin açlığı, ülkemizdeki açlıklardan sadece biridir. Türkiye’nin sondan birinci kanalındaki et pazarı mıdır, at pazarı mıdır (zira ülkemizin argo literatüründe at gibi hatun lafı meşhurdur) nedir? Orada birbirleriyle soyunma yarışına giren kızlarımızın ve onları soyanların açlığı daha başka bir açlık çeşididir. (Şimdi ben bağnaz bir insanım ya bu tür yarışmalara o yüzden karşı çıkıyorum)
Bin çeşit açlıktan bahsettik; ama açlık genelde mide açlığı olarak algılanıyor. Bin rakamı mübalağa anlamında kullanılmasına rağmen sayı daha az veya çok olabilir. Duygu-düşünce açlığı, maddi-manevi açlık, dini-ideolojik açlık, makam-mevki-şöhret açlığı, geleneklere-göreneklere ve örf-âdete duyulan açlık başlıca açlık çeşitleridir.
Bunlardan bazıları (manevi açlık, kültürel açlık gibi) gerçek anlamda eksik olan yanlarımızdır ki, bunlara duyulan açlığın giderilmesi için gücümüzün son haddesine kadar çalışmak boynumuzun borcudur. Peynire üşüşen farelerin açlığına benzeyen Paris Hilton’a vb. tapınma açlığı da bir bakıma manevi açlığın doyurulmamasının doğurduğu ibretli bir açlıktır.
Sözün kısası, giderilmesi gereken; beynin, kalbin ve ruhun açlığıdır. Nefsin gayrimeşru arzuları ise (ki nefsin meşru arzuları da vardır) geberene kadar aç bırakılmalıdır. Bu, Paris Hilton’u, Türkiye’nin yarısını ayak takımı olarak gören Aysun Kayacı ve onun gibileri işsiz ve aç bırakacak olsa da…
Süleyman S. Aras
Blogcu'dayken Bu Yazıya Yapılan Yorumlar:
YanıtlaSil30.3.2008 - Slm
Yazan: www.kelimelerinsoyagaci.com
Rezilliğimiz diz boyu! Ne var sanki o kadında? İnsan afedersiniz ama bu kadar mı abaza olur ya? Anlamadığım bir başka konu var. Konuyla alakalı değil ama. Bu kadın Hilton Otelleri'nin varisi değil mi? Niye gidip Les Ottomans otelinde kaldı acaba?
30.3.2008 - Recep Hilmi Tufan
Yazan: suleymanaras
Bildiğim kadarıyla bu kadının rezilliklerine dedesi bile tahammül edemediği için onu mirasından mahrum bıraktı. Artık o hotellerin varisi olmayabilir.
1.4.2008 - yorumlu YORUM
Yazan: TUNCEL ERGÜN
Her dönemde varmış böyle olaylar böyle yaratıklar. Önemli olan insanların hangi yolu takip etmelerini seçmeleri. Çok garipsemiyorum, olmayacak şeyler değil.
Tek üzüldüğüm tepkilerimizin denizdeki kum gibi olması. Olsun bakalım.
1.4.2008 - paris hilton
Yazan: hrn
yaptıgı bukadar şeye ragmen adını marka halıne getırmeyi başladı parfumden elbiseye kadar her işle ugrastı şarkıcılık falanda var tabi :)