Şehirlerimiz büyüyüp binalarımızın yerden yüksekliği arttıkça insanlığımız küçülüyor mu ne? Gökdelenler yükseliyor. Bahçeli evler ve bodrum katlar kalın duvarlar arkasında kalıyor. Ve gökdelen ile bodrum kat arasındaki uçurum her geçen gün biraz daha büyüyor.
Daha dün, bir bodrum katta lüks veya bir köy evinde gaz lambasının loş aydınlığında çarpım tablosunu ezberlemeye çalışan bugünün sonradan görmüşü, gökdelenlerde her kat atlayışında aşağıda kalanlara daha bir kibir dolu ifadeyle bakıyor.
Tam bu noktada iki tür bodrum kat yanılgısı gelip karşımızda duruyor.
Birincisi; bir şekilde bodrum kattan kurtulanın, geçmişine veya bodrum kattakine bakışındaki yanılgı olarak kendini gösteriyor. Bu durum, “aslını inkâr edenin aslı yoktur” gibi çok ağır bir etikete rağmen günümüze kadar varlığını korumuştur. Aslında bodrum kat ile hiç tanışmamış, yani yedi göbekten beri fildişi kulede yaşamış birinin bodrum kata ve oradakine bakışı çok rencide edici değildir. Ve fakat aslını inkâr edenin geçmişine, arkasında bıraktığı her şeye öfke, kin ve küçümseme dolu bu kibirli bakışı, bodrum kattakinin durumunu bir kat daha kötüleştirmektedir.
İkincisi ise bizzat bodrum kattakinin yanılgısıdır ki, bu ilkinden daha vahimdir. Bu yanılgı, bodrum kattakinin kendine olan güvensizliğinin ve gökdelenlerde yükselenlerin “sen orada kal” mesajı veren bakışlarının doğurduğu yanılgıdır. Sonunda, kendi bodrumuna sıkışmış kalmış olmanın verdiği psikolojisi ile “böyle gelmiş; böyle gider” anlayışı el ele verince yanılgı kadere dönüşüyor.
Öte yandan tarihe mal olmuş, örnek alınacak, izinden gidilecek nice kişiliğin bodrum kattan geldiği unutulmuş veya bir şekilde unutturulmuştur. Bu unutulanlar (veya unutturulanlar) geçmişleriyle, bodrum katlarıyla, orada bıraktıklarıyla bağlarını asla koparmamış olanlardır. Onlar asla “ne oldum” delisi (sarhoşu) olmamışlardır.
Halkı; çoban, cahil, kalabalık, köylü, muhafazakâr, gerici, göbeğini kaşıyan, kıllı, damacana kafa olarak isimlendirip aşağılayan yüzü boyalı, maskeli ve fakat kalbi paslı olanlar ise itibar görenlerdir. Eğer onlara itibar eden bir kişi de “sen” isen bir daha düşün!
Daha dün, bir bodrum katta lüks veya bir köy evinde gaz lambasının loş aydınlığında çarpım tablosunu ezberlemeye çalışan bugünün sonradan görmüşü, gökdelenlerde her kat atlayışında aşağıda kalanlara daha bir kibir dolu ifadeyle bakıyor.
Tam bu noktada iki tür bodrum kat yanılgısı gelip karşımızda duruyor.
Birincisi; bir şekilde bodrum kattan kurtulanın, geçmişine veya bodrum kattakine bakışındaki yanılgı olarak kendini gösteriyor. Bu durum, “aslını inkâr edenin aslı yoktur” gibi çok ağır bir etikete rağmen günümüze kadar varlığını korumuştur. Aslında bodrum kat ile hiç tanışmamış, yani yedi göbekten beri fildişi kulede yaşamış birinin bodrum kata ve oradakine bakışı çok rencide edici değildir. Ve fakat aslını inkâr edenin geçmişine, arkasında bıraktığı her şeye öfke, kin ve küçümseme dolu bu kibirli bakışı, bodrum kattakinin durumunu bir kat daha kötüleştirmektedir.
İkincisi ise bizzat bodrum kattakinin yanılgısıdır ki, bu ilkinden daha vahimdir. Bu yanılgı, bodrum kattakinin kendine olan güvensizliğinin ve gökdelenlerde yükselenlerin “sen orada kal” mesajı veren bakışlarının doğurduğu yanılgıdır. Sonunda, kendi bodrumuna sıkışmış kalmış olmanın verdiği psikolojisi ile “böyle gelmiş; böyle gider” anlayışı el ele verince yanılgı kadere dönüşüyor.
Öte yandan tarihe mal olmuş, örnek alınacak, izinden gidilecek nice kişiliğin bodrum kattan geldiği unutulmuş veya bir şekilde unutturulmuştur. Bu unutulanlar (veya unutturulanlar) geçmişleriyle, bodrum katlarıyla, orada bıraktıklarıyla bağlarını asla koparmamış olanlardır. Onlar asla “ne oldum” delisi (sarhoşu) olmamışlardır.
Halkı; çoban, cahil, kalabalık, köylü, muhafazakâr, gerici, göbeğini kaşıyan, kıllı, damacana kafa olarak isimlendirip aşağılayan yüzü boyalı, maskeli ve fakat kalbi paslı olanlar ise itibar görenlerdir. Eğer onlara itibar eden bir kişi de “sen” isen bir daha düşün!
Süleyman S. Aras
0 yorum:
Yorum Gönder
1- İsminizi (en azından bir rumuz) lütfen yazınız!
2- "Susma hakkı"nı kullanma. Susma! Hakkını kullan...
3- Senin sevdiğin kişi ve değerlere eleştirel yaklaşmış olabilirim. Bunun için hakaret ve küfür içerikli yoruma gerek yok, sen de eleştir.
4- Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmaz/yayınlanmaz.