Dünya iyiye mi yoksa kötüye mi gidiyor? Sosyal hayat önceden mi daha insancıl ve herkes için eşitti yoksa yeni yeni mi insancıllaşıyor ve eşitlik sağlanıyor? “Kadın” ve “erkek” kavramları gerçekten olması gerektiği gibi mi algılanıyor? Belki de olan biten veya değişen hiçbir şey yoktur.
İşin ilginci, biyolojik evrime inanmayan ve fakat tekâmül görüşünü benimseyen biri olarak, insanın tarih öncesi çağlarda daha insanî bir yaratık olduğu kanaatini taşıyorum. Eğer bir evrim süreci varsa o da insanın hayvana evrilmesinden başka bir şey değildir. Ve bu öyle bir evrim ki, insanî donanım ve irade bakımından güçlü olanlar bu sürecin dışında kalacak. Sürecin içinde olanlar dışında olanları, dışında olanlar da içinde olanları gelişme ve medenileşme yolunda geri, alt, prematüre kültür olarak kalmakla yaftalandıracak.
Beni esas korkutan mesele ise toplumun sağlıklı bir şekilde devamını sağlaması gereken en önemli unsur olan kadının, bu evrilmede erkekten iki kat daha hızlı yol almasıdır. İnsanın, insan olarak algılanmasını ve isimlendirilmesini zorunlu kılan tüm değerler -“şey”ler- örseleniyor. İnsan kendi kendinin kurdu oluyor.
Sözü fazla uzatmadan kadının kabalaşma sürecinde geldiği son noktaya biraz bakalım. Elbette sözüm tüm kadınlara değil. Mutlaka melekleri kıskandıran kadınlar da vardır. Ve fakat burada kadın derken belli bir yaş, meslek ve inanç grubunu kastetmiyorum. Kastettiğim insan dişisinin tamamıdır.
Burada sadece günlük koşuşturmaca içerisinde bile herkesin kolayca gözlemleyebileceği türden kabalıklardan söz ediyorum. Yolda, parkta, alışveriş merkezinde, işyerinde, otobüste, vapurda, trende, metroda… kısaca hayatı ortak paylaştığımız her yerde kendi gözlemlediğim kabalıklar.
Şimdi beni kadın düşmanı olmakla suçlamamanız için bir noktayı hemen belirteyim. Aşağıda bahsedeceğim davranışların tamamını erkekler de yapıyor. Benim eleştirim, bu davranışların, kadınlarda, hızlandırılmış kurs almış gibi ani olarak ortaya çıkmasına ve artmasınadır. Örneğin, yolda yürürken bir kadının -ben yolumu değiştirdiğim halde- beni ezip geçecekmiş gibi üzerime üzerime yürümesi, raylarda giden tren gibi asla ve kat’a yolunu değiştirememesi(!) ne ile ifade edilebilir? Toplu taşıma araçlarında bacak bacak üstüne atarak insanların koridordan geçmesini engelleyen, karşılıklı koltuklarda oturuyorlarsa karşısında oturan ve hiç tanımadığı kişinin elbisesini kirleten veya karşıdaki koltuk boşsa ayaklarını o koltuklara koyan kadının davranışının adı nedir? Caddelerde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında, kantinlerde birbirleriyle erkek jargonunu kullanarak konuşan, kanlı bıçaklı kavgalar çıkaran, yeri geldiğinde(!) sinkaflı küfürler eden, cinsel çağrışımlı el şakaları yapan kız öğrenciler hangi nezaket felsefesinin etkisinde? Parklarda bankların en üstüne oturup ayakları oturak yerlerine koymak hangi terbiye ekolünün yansıması? (Aslında sutyeninin askısını, donunun lastiğini göstermek de en kabasından bir kabalık değil mi? Teşhir ve tahrik kabalığı…) Ya tüm bu durumlardan duyulan rahatsızlığın ifade edilmesinden dolayı çemkiren kadın ne yapmaya çalışıyor? İnanın örnekler o kadar çok ki, anlat anlat bitmez. Ne yazık ki, tüm bu örnekler şehir efsanesi falan da değil. Eskiden bu tür manzaralarla karşılaşmak imkânsız gibiydi. Ne oldu da böyle oldu?
Yoksa tüm bunlar, kadının erkekle eşit olma yarışının, koşusunun, mücadelesinin bir sonucu mu? Eğer öyleyse neden eşitlikte durmuyorsun ey kadın! Bir değil beş adım öne geçmekle ne kazanacağını düşünüyorsun? Evet, gayret ettin ve erkekten daha kaba olmayı başardın. Kaldı ki, erkeğe yakışmayan kabalığın senin latif ruhuna ve nazik bedenine de yakışması kesinlikle imkânsızdı. Ve yakışmadı da…
Sen “yakıştı, bal gibi de yakıştı” diyorsan bu da başka bir kabalık olsa gerek.
İşin ilginci, biyolojik evrime inanmayan ve fakat tekâmül görüşünü benimseyen biri olarak, insanın tarih öncesi çağlarda daha insanî bir yaratık olduğu kanaatini taşıyorum. Eğer bir evrim süreci varsa o da insanın hayvana evrilmesinden başka bir şey değildir. Ve bu öyle bir evrim ki, insanî donanım ve irade bakımından güçlü olanlar bu sürecin dışında kalacak. Sürecin içinde olanlar dışında olanları, dışında olanlar da içinde olanları gelişme ve medenileşme yolunda geri, alt, prematüre kültür olarak kalmakla yaftalandıracak.
Beni esas korkutan mesele ise toplumun sağlıklı bir şekilde devamını sağlaması gereken en önemli unsur olan kadının, bu evrilmede erkekten iki kat daha hızlı yol almasıdır. İnsanın, insan olarak algılanmasını ve isimlendirilmesini zorunlu kılan tüm değerler -“şey”ler- örseleniyor. İnsan kendi kendinin kurdu oluyor.
Sözü fazla uzatmadan kadının kabalaşma sürecinde geldiği son noktaya biraz bakalım. Elbette sözüm tüm kadınlara değil. Mutlaka melekleri kıskandıran kadınlar da vardır. Ve fakat burada kadın derken belli bir yaş, meslek ve inanç grubunu kastetmiyorum. Kastettiğim insan dişisinin tamamıdır.
Burada sadece günlük koşuşturmaca içerisinde bile herkesin kolayca gözlemleyebileceği türden kabalıklardan söz ediyorum. Yolda, parkta, alışveriş merkezinde, işyerinde, otobüste, vapurda, trende, metroda… kısaca hayatı ortak paylaştığımız her yerde kendi gözlemlediğim kabalıklar.
Şimdi beni kadın düşmanı olmakla suçlamamanız için bir noktayı hemen belirteyim. Aşağıda bahsedeceğim davranışların tamamını erkekler de yapıyor. Benim eleştirim, bu davranışların, kadınlarda, hızlandırılmış kurs almış gibi ani olarak ortaya çıkmasına ve artmasınadır. Örneğin, yolda yürürken bir kadının -ben yolumu değiştirdiğim halde- beni ezip geçecekmiş gibi üzerime üzerime yürümesi, raylarda giden tren gibi asla ve kat’a yolunu değiştirememesi(!) ne ile ifade edilebilir? Toplu taşıma araçlarında bacak bacak üstüne atarak insanların koridordan geçmesini engelleyen, karşılıklı koltuklarda oturuyorlarsa karşısında oturan ve hiç tanımadığı kişinin elbisesini kirleten veya karşıdaki koltuk boşsa ayaklarını o koltuklara koyan kadının davranışının adı nedir? Caddelerde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında, kantinlerde birbirleriyle erkek jargonunu kullanarak konuşan, kanlı bıçaklı kavgalar çıkaran, yeri geldiğinde(!) sinkaflı küfürler eden, cinsel çağrışımlı el şakaları yapan kız öğrenciler hangi nezaket felsefesinin etkisinde? Parklarda bankların en üstüne oturup ayakları oturak yerlerine koymak hangi terbiye ekolünün yansıması? (Aslında sutyeninin askısını, donunun lastiğini göstermek de en kabasından bir kabalık değil mi? Teşhir ve tahrik kabalığı…) Ya tüm bu durumlardan duyulan rahatsızlığın ifade edilmesinden dolayı çemkiren kadın ne yapmaya çalışıyor? İnanın örnekler o kadar çok ki, anlat anlat bitmez. Ne yazık ki, tüm bu örnekler şehir efsanesi falan da değil. Eskiden bu tür manzaralarla karşılaşmak imkânsız gibiydi. Ne oldu da böyle oldu?
Yoksa tüm bunlar, kadının erkekle eşit olma yarışının, koşusunun, mücadelesinin bir sonucu mu? Eğer öyleyse neden eşitlikte durmuyorsun ey kadın! Bir değil beş adım öne geçmekle ne kazanacağını düşünüyorsun? Evet, gayret ettin ve erkekten daha kaba olmayı başardın. Kaldı ki, erkeğe yakışmayan kabalığın senin latif ruhuna ve nazik bedenine de yakışması kesinlikle imkânsızdı. Ve yakışmadı da…
Sen “yakıştı, bal gibi de yakıştı” diyorsan bu da başka bir kabalık olsa gerek.
Süleyman S. Aras
Blogcu'dayken Bu Yazıya Yapılan Yorumlar:
YanıtlaSil18.5.2008 - kesinlikle yorum yapılmalı
Yazan: isimsiz
Haklısınız bir bey olarak gözlemleriniz çok çok doğru. Bayan olarak bende çok üzgünüm. Ama böyle olanları yadırgayamıyorum. Siz çocuğunuzu bayan değil erkek olarak yetiştirme gayretindeyseniz böyle şeyler çıkacak ve kadın kompleks haline dönüşecekdir elbet. Küçücük yaşından itibaren hayata atıl diye babası tarafından telkin edilen bayan dışarıda tabi erkekden daha fazla motivasyon olacak,kadın olarak neşeli duruşunu bile saklaması gerekirken tüm hayatı başka erkeklerle geçirmesi isteniyor, doğasından birşeyler kaybediyor neticede, çünkü her kadın aslında korunmak istiyor. Ve evlilik yaşına gelen bayan eğer kocasından daha fazla mesleki bilgiye ssahip ve ondan daha fazla para kazanıyorsa sonuçta makina değil hem evde hem işte üstün görünmesi onun mütevaziliğini bitirecek. Onunda ötesinde eğer herşeyle bayanın ilgilenmesi gerekiyor beyefendi azcıkda olsa kıskançlık yapmıyor sen kazan ben yiyeyim diyorsa ve sen çalışınca çocuğumuz daha iyi okula gidiyor diyorsa kadında dışarıya mecbur kalır ve dış alemin yarattığı gerginlik ortamından nasibini alıyor. Bunlar sadece bilinçsiz koruma yöntemleri. Bu hareketleri yapmasının temelinde almadığı sevgi ve saygının yansımasıdır. Kadın çabuk değişiyor ortama hemen ayak uyduruyor. Bunun neticesinde babasının ve kocasının istediği kadın tipine hemen giriveriyor. Suçlama değil çözüm gerekli. İzlediğiniz bayanların hayatında olanlar onlardan bunu istiyor. Hep birlikde dikkat etme ve siz beylerin hayatında olan bayanlara bu konuda daha dikkatli davranmanız dileği ile...