25 Mart 2008

Mim / Çocuk İstismarını Durdurun

Yine Harun; ama bu sefer blog tarihinin en anlamlı mimini göndermiş bana. Mimin başlığı: “Çocuk istismarını durdurun” Bu konuda yazmamız isteniyor. Bu konuyu işlerken bazı şeylere de değinmemiz gerektiği belirtiliyor. Bunlar;

Bir: Çocukluğunuzdan hatırladığınız ilk şarkı ve şu anda dinlediğinizde hissettirdikleri.
İki: Banner.
Üç: "Çocuk istismarını durdurun" sloganının yazıda geçmesi.

Daha mimi okur okumaz cevabının uzun olacağını tahmin etmiştim. Çünkü kolay kolay içinden çıkamayacağımı düşünmüştüm. Bunun için cumartesi gelen mim olgunlaşarak yazıya hazır hale bugün geldi.

Başlayalım...

Bir: Kimseyi kandırmaya çalışmayacağım. O zamanın (çocukluğumun) müzik kutusu olan radyo-teyp ile tanışmam gecikmeli olarak 13 (veya 15, emin değilim) yaşıma denk geldiği için (gömlekle tanışmam da aşağı yukarı aynı yaşlara denk gelmekte olup ilk gömleğimin bana kaç beden büyük geldiğini hatırlamıyorum) çocukluğumdan hatırladığım ilk şarkının biraz arabeskvari olması yadırganmaz umarım. O şarkı ki, o zamanlar özellikle askere gidecek gençler arasında adet olduğu üzere, abimin -adı Rüştü olan- askerlik hatırası olarak doldurttuğu bir kasette yer alıyordu. Şarkının sözleri:

Açtım sana kollarımı,
Bekledim hep yollarını.
Yokla artık vicdanını
Ağartmadan saçlarımı.

Bir anlasan şu aşkımı,
Sevemezsin başkasını.
Yokla artık vicdanını,
Ağartmadan saçlarımı.


Şeklinde devam edip giderdi. Şarkıyı şu anda dinlemiyorum; ama gördüğünüz gibi sözleri hâlâ aklımda. Sözleri aklıma gelince de birkaç tane daha saçımın ağardığını adım gibi biliyorum.

İki: Banneri da buraya ekleyince ikinci aşama da geçilmiş olacak.

Üç: Şimdi gelelim en can alıcı konuya, ocuk istismarı konusuna… “Çocuk istismarını dururun” dememiz yeterli olacak mı? Belki yeterli olmayacak; ama biz de hiçbir şey yapmadan oturmuş olmayacağız. Bir şey yapmış olacağız. En azından “yeter artık! Durdurun bu istismarı” demiş olacağız.

Çocuk işçiler, köle çocuklar, ailesi ya da ailesinden kaçıranlar tarafından insanlık onuruna sığmayacak muamelelere maruz kalan çocuklar… Hepsinden acısı ise tüm yasaklamalara ve takibata rağmen pornografinin pençesine düşmüş çocuklar… Ve bu düşmüşlük öylesine ürkütücü boyutlara gelmiştir ki, çocuk bu sektörün hem fiili hem fâili hem de mef’ûlü konumuna getirilmiştir.

Ortada bir mağduriyet olduğu kesindir ve bu mağduriyet ortak masumiyetimizin mağduriyetidir. Sorumluluk ise hem anne-babalarda hem eğitim sisteminde hem medyada hem de bize onlarca beden büyük gelen Batı kültürünü bize zorla empoze etmeye çalışanlardadır.

Aynı Batı kültürü, kendi geleceğini de mağdur etmeye başladığı içinidir ki, Batıda, Batı kültüründen kaçıp alternatif yaşam felsefelerinin peşinden koşan insan sayısı her geçen gün artmaktadır.

Bu işin de elbette bir çözümü vardır. Burada en büyük görev devlet baba ile ebeveynlere düşmektedir. Artık ebeveynler ve devlet baba el ele vererek bu istismarı durdurmalıdır. Evet, bu iş için el ele verelim dostlar ve el ele verin tüm düşman kardeşler.

Geleceğimizi omuzlarına inşa edeceğimiz çocuklarımızın (ki gelecek başka bir yere inşa edilemez) bilinçaltını kendi ellerimizle çürütürsek o geleceği inşa etmeden imha etmiş olacağız. Artık geleceğinize sahip çıkın ve çocuk istismarını dur-du-run!


Süleyman S. Aras
Bu yazıyı paylaş:

0 yorum:

Yorum Gönder

1- İsminizi (en azından bir rumuz) lütfen yazınız!
2- "Susma hakkı"nı kullanma. Susma! Hakkını kullan...
3- Senin sevdiğin kişi ve değerlere eleştirel yaklaşmış olabilirim. Bunun için hakaret ve küfür içerikli yoruma gerek yok, sen de eleştir.
4- Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmaz/yayınlanmaz.