Yaşadığımız dünyada makyaj olgusu insanları kandırmaya devam ediyor. Gözlerin gücünün sınırlı olmasından faydalanan makyaj uzmanları(!) herkesi ustaca kandırmaya devam ediyor. Maalesef gözlerimiz, derinlikten yoksun olduğu bir başka deyişle görünenin ötesini görme tasarımına sahip olmadığı için çaresiz kalıyor.
…Ve bu makyaj aldatmacası her yerde! Hem yüzlerde hem ruhlarda…
İkiyüzlülük söz konusu olduğunda en korkulası yaratık olan insan, ruhuna ve bedenine çeşitli maskeleri geçirme alışkanlığını tarih öncesi çağlardan beri terk etmeyi başaramamıştır. Olduğu gibi görünme veya göründüğü gibi olma cesaretini tarihinin hiçbir döneminde başaramayan insanlık, bugün de aynı hastalığın kollarında.
Aşısı, iksiri veya tedavisi Kafdağı’nın arkasında olduğu sanılan bu hastalığa hiç tutulmayan var mıdır, bilemem; ama en az tutulana imrenirim. Böyleleriyle çok sık karşılaştığımı söylemem ise neredeyse imkânsız. Bir gün tüm güzelliği ve sevecenliğiyle karşımda duran insan, başka bir gün beni öyle bir hayal kırıklığına uğratıyor ki, ondan değil de kendimden şüphelenmeye başlıyorum. “Bu dünyanın düzenini acaba ben mi bozuyorum” diye korkuyorum. Çünkü ya herkes bozuk ya da sadece ben bozuğuyum bu tolumun, insanlığın, dünyanın…
Her gün karşılaşmaktan, bakmaktan, çarpıp çarpıp düşmekten bıktığım onlarca makyajlı yüzden veya ruhtan birisi de kendim oluyorum; akşam olup evime döndüğümde. Herkesi, her hücremi ikna ettiğim halde ikna edemediğim vicdanım, tüm makyajlılardan ve maskelilerden uzak duramadığım, onlardan kopamadığım için beni yargılayıp duruyor.
Noksan sıfatlardan münezzeh kalamayan dünyanın ve dünya hayatının (modern deyimle beta olan hayat) açıklarından yararlanarak diğer insanları kandırmayı marifet sayanlar, şu beta hayattan kurtulduğumuzda hangi maskenin altına sığınacaklar.
Gerçekte çirkinken(!) güzel, yaşlıyken genç, kötüyken iyi, kibirliyken mütevazı, cahilken âlim, şeytanken melek olduğunu kanıtlamak için bin takla atan zavallıcıklara acıyorum. Bu dünyada o zavallıcıkların arkası gelmeyeceği, sosyal ilişkiler içinde onlara değmeden yaşayamayacağım ve onlara benzeme, onların hastalıklarına yakalanma konusunda korunacağıma dair bir garantim olmadığı için de kendime acıyorum.
Kendime acıyorum, insanlığın içine düştüğü duruma acıyorum, sana acıyorum ve diyorum ki: “Gözlerime inanamıyorum!”
Gördüklerim rüya değil, riya... Gözlerime inanamıyorum.
…Ve bu makyaj aldatmacası her yerde! Hem yüzlerde hem ruhlarda…
İkiyüzlülük söz konusu olduğunda en korkulası yaratık olan insan, ruhuna ve bedenine çeşitli maskeleri geçirme alışkanlığını tarih öncesi çağlardan beri terk etmeyi başaramamıştır. Olduğu gibi görünme veya göründüğü gibi olma cesaretini tarihinin hiçbir döneminde başaramayan insanlık, bugün de aynı hastalığın kollarında.
Aşısı, iksiri veya tedavisi Kafdağı’nın arkasında olduğu sanılan bu hastalığa hiç tutulmayan var mıdır, bilemem; ama en az tutulana imrenirim. Böyleleriyle çok sık karşılaştığımı söylemem ise neredeyse imkânsız. Bir gün tüm güzelliği ve sevecenliğiyle karşımda duran insan, başka bir gün beni öyle bir hayal kırıklığına uğratıyor ki, ondan değil de kendimden şüphelenmeye başlıyorum. “Bu dünyanın düzenini acaba ben mi bozuyorum” diye korkuyorum. Çünkü ya herkes bozuk ya da sadece ben bozuğuyum bu tolumun, insanlığın, dünyanın…
Her gün karşılaşmaktan, bakmaktan, çarpıp çarpıp düşmekten bıktığım onlarca makyajlı yüzden veya ruhtan birisi de kendim oluyorum; akşam olup evime döndüğümde. Herkesi, her hücremi ikna ettiğim halde ikna edemediğim vicdanım, tüm makyajlılardan ve maskelilerden uzak duramadığım, onlardan kopamadığım için beni yargılayıp duruyor.
Noksan sıfatlardan münezzeh kalamayan dünyanın ve dünya hayatının (modern deyimle beta olan hayat) açıklarından yararlanarak diğer insanları kandırmayı marifet sayanlar, şu beta hayattan kurtulduğumuzda hangi maskenin altına sığınacaklar.
Gerçekte çirkinken(!) güzel, yaşlıyken genç, kötüyken iyi, kibirliyken mütevazı, cahilken âlim, şeytanken melek olduğunu kanıtlamak için bin takla atan zavallıcıklara acıyorum. Bu dünyada o zavallıcıkların arkası gelmeyeceği, sosyal ilişkiler içinde onlara değmeden yaşayamayacağım ve onlara benzeme, onların hastalıklarına yakalanma konusunda korunacağıma dair bir garantim olmadığı için de kendime acıyorum.
Kendime acıyorum, insanlığın içine düştüğü duruma acıyorum, sana acıyorum ve diyorum ki: “Gözlerime inanamıyorum!”
Gördüklerim rüya değil, riya... Gözlerime inanamıyorum.
Süleyman S. Aras
0 yorum:
Yorum Gönder
1- İsminizi (en azından bir rumuz) lütfen yazınız!
2- "Susma hakkı"nı kullanma. Susma! Hakkını kullan...
3- Senin sevdiğin kişi ve değerlere eleştirel yaklaşmış olabilirim. Bunun için hakaret ve küfür içerikli yoruma gerek yok, sen de eleştir.
4- Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmaz/yayınlanmaz.