Bana göre dünyanın iki süper gücü var: Biri Japonya diğeri ise ABD. Zamanla dengeler değişebilir; bu ülkelerden biri veya her ikisi gücünü kaybedebilir.
Şimdi akla şu soru gelebilir: İngiltere, Çin, Almanya, Fransa gibi ülkeler dururken ABD’nin yanına Japonya’nın ismini yazmak ne kadar doğru? Benim düşünceme göre Japonya’nın süper güç olarak durduğu nokta ile ABD’nin durduğu nokta arasında yüz seksen derece fark var.
ABD’nin süper güç olması dünya için tam bir yıkıma yol açarken Japonya’nın, bir süper güç olarak, dünyanın daha yaşanılır bir gezegen olması için kafa yoran insanlara sahip olması bir şans gibi görünüyor. ABD ürettiği ve sahip olduğu silahlar, dünyanın her tarafına kurduğu üsler ve insanlıktan nasibini almamış ordusuyla aşağılık bir noktada yer alıyor. Bunun tam tersi olarak Japonya ise sahip olduğu iyi yetişmiş, ahlaklı ve disiplinli insan gücüyle dünyanın rahatı ve huzuru için teknoloji üretiyor.
Olayı sadece teknoloji üretimine odaklarsak düşüncemde bir çelişki varmış gibi görünebilir. Çünkü ABD de teknoloji üretiyor ve teknolojiyi geliştiriyor. Bu anlamda ABD’nin de insanlık için iyi şeyler yaptığından bahsedilebilir. Ancak, kısa sayılabilecek tarihine sığdırmayı başardığı(!) günah galerisi incelendiğinde, karşımıza çıkan utanç tablosu, ABD’nin sicilini temize çıkarmaya yetmiyor.
Ben, Japonya ve ABD arasındaki bu farkı, dini inanışları, felsefeleri ve yaşam biçimleri arasındaki ilişkiye, uyum veya uyumsuzluğa bağlıyorum.
Japonlar iki büyük dine bağlılar. Biri, Şintoizm, diğeri ise Budizm… İlginç olan ise Japonların çoğu her iki dinin törenlerine de katılıyorlar; bu iki dini benimseyen insanlar arasında bir tartışma ve sürtüşme yok. Bu durumu açıklayan bir de ifade var: Japonlar Şintoist doğar; Budist ölür.
Japonya, son yıllara kadar din ve kültürünü dış etkilere karşı korumayı başarabilmiş ender bir ülkedir. (Japonya’yı her zaman Japonlar yönetmiştir) Din-kültür ve yaşam biçimleri arasında sarsılmaz bir uyum vardır. İnandıkları ile yaşadıkları, dünyaya yansıttıkları arasında bir çelişki olmadığı için dünyaya pozitif anlamda katkıları oluyor. Hem de inandıkları dinlerin hemen hemen uhrevi boyutu olmamasına rağmen.
ABD’ye gelince, ülkenin çoğunluğu Hıristiyanlardan oluşuyor. Nüfusun üçte biri Katolik Hıristiyan… Diğer Hıristiyan mezhepleri de önemli nüfusa sahip. Hıristiyanlardan sonra Müslümanlar, Yahudiler, Budistler, Hindular, Uniteryenler ve Agnostikler nüfusun geri kalan kısmını oluşturuyor. Ülkenin çoğunluk nüfusunu Hıristiyanlar oluşturmasına rağmen (dünyanın birçok yerinde olduğu gibi nüfusu az; fakat nüfuzu fazla olan) Yahudiler ABD’yi her şeyiyle boyundurukları altında tutuyorlar. Hıristiyan ABD, Yahudi boyunduruğu altında, Yahudilerin (hiç kimse için sır olmayan dünya üzerindeki emelleri) uğrunda işlemedik kötülük bırakmadı. Birçok ırkı, dini, kültürü ve felsefeyi kendi bünyesinde barış içinde yaşatabilen ABD, aynı şeyi dünyaya çok görüyor. ABD’nin inandıklarıyla hayata aksettirdikleri arasında Japonya’da olduğu gibi bir uyum yok. Dolayısıyla dünyaya katkıları da negatif oluyor. Bunun için, Büyük Şeytan ismi ABD için bulunabilecek isimlerin en masumu bile sayılabilir.
Biz de maalesef, Batı kültürünün, duruşunun, yaşam biçiminin en önde gelen temsilcisi ABD’nin izinden gidiyoruz. Bizdeki Yahudi nüfuzunu da bu anlamda hatırda tutmakta fayda var.
Şimdi akla şu soru gelebilir: İngiltere, Çin, Almanya, Fransa gibi ülkeler dururken ABD’nin yanına Japonya’nın ismini yazmak ne kadar doğru? Benim düşünceme göre Japonya’nın süper güç olarak durduğu nokta ile ABD’nin durduğu nokta arasında yüz seksen derece fark var.
ABD’nin süper güç olması dünya için tam bir yıkıma yol açarken Japonya’nın, bir süper güç olarak, dünyanın daha yaşanılır bir gezegen olması için kafa yoran insanlara sahip olması bir şans gibi görünüyor. ABD ürettiği ve sahip olduğu silahlar, dünyanın her tarafına kurduğu üsler ve insanlıktan nasibini almamış ordusuyla aşağılık bir noktada yer alıyor. Bunun tam tersi olarak Japonya ise sahip olduğu iyi yetişmiş, ahlaklı ve disiplinli insan gücüyle dünyanın rahatı ve huzuru için teknoloji üretiyor.
Olayı sadece teknoloji üretimine odaklarsak düşüncemde bir çelişki varmış gibi görünebilir. Çünkü ABD de teknoloji üretiyor ve teknolojiyi geliştiriyor. Bu anlamda ABD’nin de insanlık için iyi şeyler yaptığından bahsedilebilir. Ancak, kısa sayılabilecek tarihine sığdırmayı başardığı(!) günah galerisi incelendiğinde, karşımıza çıkan utanç tablosu, ABD’nin sicilini temize çıkarmaya yetmiyor.
Ben, Japonya ve ABD arasındaki bu farkı, dini inanışları, felsefeleri ve yaşam biçimleri arasındaki ilişkiye, uyum veya uyumsuzluğa bağlıyorum.
Japonlar iki büyük dine bağlılar. Biri, Şintoizm, diğeri ise Budizm… İlginç olan ise Japonların çoğu her iki dinin törenlerine de katılıyorlar; bu iki dini benimseyen insanlar arasında bir tartışma ve sürtüşme yok. Bu durumu açıklayan bir de ifade var: Japonlar Şintoist doğar; Budist ölür.
Japonya, son yıllara kadar din ve kültürünü dış etkilere karşı korumayı başarabilmiş ender bir ülkedir. (Japonya’yı her zaman Japonlar yönetmiştir) Din-kültür ve yaşam biçimleri arasında sarsılmaz bir uyum vardır. İnandıkları ile yaşadıkları, dünyaya yansıttıkları arasında bir çelişki olmadığı için dünyaya pozitif anlamda katkıları oluyor. Hem de inandıkları dinlerin hemen hemen uhrevi boyutu olmamasına rağmen.
ABD’ye gelince, ülkenin çoğunluğu Hıristiyanlardan oluşuyor. Nüfusun üçte biri Katolik Hıristiyan… Diğer Hıristiyan mezhepleri de önemli nüfusa sahip. Hıristiyanlardan sonra Müslümanlar, Yahudiler, Budistler, Hindular, Uniteryenler ve Agnostikler nüfusun geri kalan kısmını oluşturuyor. Ülkenin çoğunluk nüfusunu Hıristiyanlar oluşturmasına rağmen (dünyanın birçok yerinde olduğu gibi nüfusu az; fakat nüfuzu fazla olan) Yahudiler ABD’yi her şeyiyle boyundurukları altında tutuyorlar. Hıristiyan ABD, Yahudi boyunduruğu altında, Yahudilerin (hiç kimse için sır olmayan dünya üzerindeki emelleri) uğrunda işlemedik kötülük bırakmadı. Birçok ırkı, dini, kültürü ve felsefeyi kendi bünyesinde barış içinde yaşatabilen ABD, aynı şeyi dünyaya çok görüyor. ABD’nin inandıklarıyla hayata aksettirdikleri arasında Japonya’da olduğu gibi bir uyum yok. Dolayısıyla dünyaya katkıları da negatif oluyor. Bunun için, Büyük Şeytan ismi ABD için bulunabilecek isimlerin en masumu bile sayılabilir.
Biz de maalesef, Batı kültürünün, duruşunun, yaşam biçiminin en önde gelen temsilcisi ABD’nin izinden gidiyoruz. Bizdeki Yahudi nüfuzunu da bu anlamda hatırda tutmakta fayda var.
Süleyman S. Aras
>Blogcu'dayken Bu Yazıya Yapılan Yorumlar:3.3.2008 - .... Yazan: Bye DiMs Abi yazınız güzel ama en başta dünyanın iki süper gücü var: Biri Japonya diğeri ise ABD demişsin ama yazının devamın da tam olarak bu ikisini karşılaştırmamış aynı zaman da ABD yi düşürüp Japonya'yı yükseltmişsin buna saygı duyarım; fakat yazının başı ile sonunu aynı konu yapmamışsın. Cevap yazarsan sevinirim.... 3.3.2008 - Sevgili Bye Dims Yazan: suleymanaras Öncelikle ilginize teşekkür ederim. Sorunuzu yeterince anlayabildiysem iki şıklı bir cevap vereceğim. Eğer yazdığım cevaba bakarak sorunuzun anlaşılmadığını ve verdiğim cevabın sizi ikna etmediğini düşünürseniz lütfen tekrar yazınız. Cevabım şudur: 1. Ben Japonya ile ABD'yi tüm yönleri (artıları ve eksilerinin tamamı) ile kıyaslamadım. Buna gücüm yetmez zaten. 2. Zaten iki kıyaslanandan herbiri için eşit ifadeler her zaman kullanılamaz. Bazen kıyasladığınız iki değer için aynı sonuçlara bazen benzer sonuçlara bazen de tamamen zıt sonuçlara ulaşırsınız. Benim buradaki çabam da bu sonucu ortaya koydu. Bir tarafta Japonya'nın diğer tarafta ise ABD'nin dünyaya katkılarını gözlemleyen coğu insan aynı sonuçlara ulaşır. Bu yüzdendir ki, ABD'de yapılan kamuoyu yoklamalarında, halkın yarısından fazlası ABD'nin dışa bakan yüzünden hiç menun değildir. Dolayısıyla benim yorumum zorlama bir yorum değildir.
YanıtlaSil