Herkes aşk için “masallarda kaldı” der. Evet doğrudur. Aşk masallarda kaldı. Peki, günümüzde insanları, özellikle bir kadın ve bir erkeği, kayıtsız şartsız, sorgusuz sualsiz birbirine bağlayan şey nedir? Birbirine bakan bir çift gözün; bütün dünyaların, gezegenlerin, galaksilerin dönmesine sebep olan ışıltısı nereden gelmektedir? Hangi bağ, iki kişiyi hiç kopmadan birbirinin yörüngesinde döndürmektedir?
Tüm bu soruların cevabı tek kelimeden oluşuyor: Sevgi… Belki diyeceksin ki, “kopan insanlar için ne söyleyeceksin; sevgi onları neden bir arada tutamadı?” Sevgiyle ilgili daha pek çok olumsuz soru sorabilirsin elbette. Cevabı çok basit! Sen de biliyorsun aslında; ama ben yine de tekrar edeyim: Onlarınki sevgi değil mantık birlikteliğiydi.
Aslında hemfikir olmayabiliriz; ama ben gerçekten geçmişte yaşanan ve “masallarda kaldı” dediğimiz aşkın (en azından insanlar arasında yaşanılan aşkın, en yoğun yaşanılan şekliyle kadın-erkek aşkının) bir örneğinin artık yaşamadığına inanıyorum.
İşte görüyorsun, insanları birbirine bağlayan tek şeyimiz kaldı. Sevgimiz… Gel onu da tüketmeyelim. Eğer sevgi de biter ve elimizde tutunacağımız bir şey kalmazsa, her şeyimiz sahte olursa yaşamamızın gereği kalmamış demektir.
Ey insan! Sevgi nasıl kirlenir bilirsin. Sevgi sahteyse kirlidir demektir. Kötü niyet, içten pazarlık, ikiyüzlü davranış varsa, bağlılık gönle ulaşamayıp gönde (bedende) kalmışsa, en küçük fırtınada batacak bir sandala, en küçük rüzgârda uçacak bir çatıya, en küçük ağırlıkta kopacak bir pamuk ipliğine, en küçük saldırıda düşecek bir kaleye benziyorsa sevgi kirlidir. Ya bırakıp çekip gitmek lazımdır (ki tavsiye ettiğim asla bu değildir) ya da en içten, kendi içinden başlayarak bir temizliktir. Kendinle birlikte değdiğin her yeri temizlemektir.
Bu temizlik esnasında bazen o kadar yıkanırsın ki, o kadar çok şeyi yıkarsın ki (ilk başta yıkıntılar altında kaldığını sanırsın) benliğini de kaybeder, sen olmaktan çıkar artık o olursun. Çünkü her şeyin bir bedeli vardır. Bunu da göz önünde bulundurmanda fayda var. Kim bilir; Bu tür bir yıkanmayı göze almak ne kadar zordur. Böyle bir arınmayı yaşayanların dışında kimsenin bilemeyeceği, yaşayanın da anlatamayacağı bir sırdır bu.
Sevgi en aşağılık bir şekilde nasıl kirletilir, onu da söylemekte fayda var. (tabi, sevgi kirletilsin diye, kirletmek isteyenlere yöntem olsun diye değil insani ve vicdani bir düşünceyle bu çirkin eylemden vazgeçilsin diye söylüyorum)
Eğer kirli ve sahte bir sevgiyle bağlanılan birinden kopulmuş ve akabinde de ifşaatlara başlanmışsa yani özel olan özel olmaktan çıkarılmış ve tüm kamunun malı edilmişse, hele hele iftiraya başvurulmuşsa sevgi en aşağılık biçimde kirletilmiş demektir. Aşkın fosillerini bularak sevinip ona sevgi ismini veren insan onu da kirletmiş demektir.
Aşk ölmüş, geçmişte kalmıştır… İnsan sevgiyi bulmuştur… Ve insan her şeyi kendisine benzetmekte mahir olduğunu bir kere daha göstermiştir.
Sahi, aşkı kim öldürmüştü!
Tüm bu soruların cevabı tek kelimeden oluşuyor: Sevgi… Belki diyeceksin ki, “kopan insanlar için ne söyleyeceksin; sevgi onları neden bir arada tutamadı?” Sevgiyle ilgili daha pek çok olumsuz soru sorabilirsin elbette. Cevabı çok basit! Sen de biliyorsun aslında; ama ben yine de tekrar edeyim: Onlarınki sevgi değil mantık birlikteliğiydi.
Aslında hemfikir olmayabiliriz; ama ben gerçekten geçmişte yaşanan ve “masallarda kaldı” dediğimiz aşkın (en azından insanlar arasında yaşanılan aşkın, en yoğun yaşanılan şekliyle kadın-erkek aşkının) bir örneğinin artık yaşamadığına inanıyorum.
İşte görüyorsun, insanları birbirine bağlayan tek şeyimiz kaldı. Sevgimiz… Gel onu da tüketmeyelim. Eğer sevgi de biter ve elimizde tutunacağımız bir şey kalmazsa, her şeyimiz sahte olursa yaşamamızın gereği kalmamış demektir.
Ey insan! Sevgi nasıl kirlenir bilirsin. Sevgi sahteyse kirlidir demektir. Kötü niyet, içten pazarlık, ikiyüzlü davranış varsa, bağlılık gönle ulaşamayıp gönde (bedende) kalmışsa, en küçük fırtınada batacak bir sandala, en küçük rüzgârda uçacak bir çatıya, en küçük ağırlıkta kopacak bir pamuk ipliğine, en küçük saldırıda düşecek bir kaleye benziyorsa sevgi kirlidir. Ya bırakıp çekip gitmek lazımdır (ki tavsiye ettiğim asla bu değildir) ya da en içten, kendi içinden başlayarak bir temizliktir. Kendinle birlikte değdiğin her yeri temizlemektir.
Bu temizlik esnasında bazen o kadar yıkanırsın ki, o kadar çok şeyi yıkarsın ki (ilk başta yıkıntılar altında kaldığını sanırsın) benliğini de kaybeder, sen olmaktan çıkar artık o olursun. Çünkü her şeyin bir bedeli vardır. Bunu da göz önünde bulundurmanda fayda var. Kim bilir; Bu tür bir yıkanmayı göze almak ne kadar zordur. Böyle bir arınmayı yaşayanların dışında kimsenin bilemeyeceği, yaşayanın da anlatamayacağı bir sırdır bu.
Sevgi en aşağılık bir şekilde nasıl kirletilir, onu da söylemekte fayda var. (tabi, sevgi kirletilsin diye, kirletmek isteyenlere yöntem olsun diye değil insani ve vicdani bir düşünceyle bu çirkin eylemden vazgeçilsin diye söylüyorum)
Eğer kirli ve sahte bir sevgiyle bağlanılan birinden kopulmuş ve akabinde de ifşaatlara başlanmışsa yani özel olan özel olmaktan çıkarılmış ve tüm kamunun malı edilmişse, hele hele iftiraya başvurulmuşsa sevgi en aşağılık biçimde kirletilmiş demektir. Aşkın fosillerini bularak sevinip ona sevgi ismini veren insan onu da kirletmiş demektir.
Aşk ölmüş, geçmişte kalmıştır… İnsan sevgiyi bulmuştur… Ve insan her şeyi kendisine benzetmekte mahir olduğunu bir kere daha göstermiştir.
Sahi, aşkı kim öldürmüştü!
Süleyman S. Aras
>Blogcu'dayken Bu Yazıya Yapılan Yorumlar:31.12.2007 - sevgi Yazan: verda aşk ölmedi........sevgi kirlendi belki ama.........
YanıtlaSil