17 Mart 2009

Türk İletişim Kanallarındaki “Standart Aile Tipi” Projesi

Sosyal ve kültürel hayatımız üzerinde belirleyici etkisi olan, görsel iletişim kanallarında gördüğümüz ve maalesef pek de umursamadığımız bir projeden söz etmek istiyorum. Bahsedeceğim bu proje, her ne kadar toplum tarafından sineye çekilmiş ve artık benimsenmiş gibi görünse de ortada ciddi bir algılama, anlama ve yansıtma hastalığı olduğu kanaatindeyim.

Ben bu ayrımcı, saptırıcı, kötü niyetli projeye “standart aile tipi projesi” diyorum. Bunun adı “standart aile tipi dayatması” olarak da düşünülebilir.

Standart aile tipi projesinin belirleyici unsuru olma görevinin ağırlıklı olarak kadına verildiğini özellikle vurgulamak istiyorum. Yani “rol-model aile” dayatmasında mesajlar genelde kadın üzerinden veriliyor.

Çoğunlukla hâkim ve materyalist-darvinist sermayenin elinde bulunan birçok proje üretim merkezinden çıkan ve fakat tek merkezden üretilmiş izlenimi veren film, dizi, dizi haber, skeç, reklam, kitap, dergi, gazete vb. iletişim ve etkileşim araçları bize hep aynı aile tipinin varlığı yalanını söylüyor. Bu yalan, bir materyalist felsefe üzerine olduğu kadar fiziki özellikler ve beklentiler üzerine de kuruludur aynı zamanda… Senaryolarda cinsel ilişkiler son derece geniş/serbest tutulmuş (mezhep genişletilmiş), kimin ne zaman kimin yatağında uyandığının önemsenmemesi çağdaşlık sayılmış ve mahremiyetin cenazesi çoktan kaldırılmıştır. Bu aile tipinin dişi üyelerinin ya başı açıktır ya başının yanında vücudu da kısmen açıktır ve ya bu üyeler neredeyse yarı çıplaktır. Bu aile tipinde -eğer varsa- sadece ninenin başı, saçlarının bir kısmı görünecek şekilde kapalıdır. Burada meseleyi biraz özele indirgeyeceğim; ama vurgulamadan da geçemeyeceğim: Mesela, başörtülü bir kadının veya bir imamın, bugüne kadar geniş kitlelere hitap eden herhangi bir projede (dizi, film, reklam vb.) olumlu bir rol ile karşımıza çıkmamış olması bana hep düşündürücü gelmiştir.

Çoğu dizi ve filmde, modellerin çoraplarını mı yoksa sevgililerini mi daha sık değiştirdiğinin ancak fanatik izleyiciler tarafından fark edilmesi, kimi reklamlarda sapkın cinsel çağrışımların işlenmesi gelinen noktanın ne kadar vahim ve düşündürücü olduğunu göstermeye yetiyor. Ve maalesef bütün senaryolarda harfiyen benzeyen ve lanse edilen aile standardı bu minval üzere bina edilmiştir.

Hâkim ve materyalist-darvinist sermayenin elinden çıkan senaryoların görüntüsü bu iken muhafazakâr geçinen kesimler tarafından üretilenler çok mu masum? Asla! Bir-iki amatör, masa başı üretim hidayet öyküsü dışında ya üretilmiş hiçbir şey yok ya da diğer kesimden aşırılmış ve biraz törpülenip muhafazakârlaştırılmaya çalışılmış senaryolar var… Eşarp ve tesettür kıyafetleri için düşünülüp dizayn edilmiş reklamlar bile çok rahat bir şekilde şehevi duygularınızı harekete geçirebilecek yapıdadır.

Türk aile tipini, bize sunulan, gözümüze sokulan, basmakalıp senaryolarla durmadan tekrar edilen bu hastalıklı tipler mi ifade ediyor? Bu memlekette yaşayan insanlar gerçekten böyle mi yaşıyor yoksa toplumun böyle yaşaması mı isteniyor? Toplumumuza reva görülen yaşam biçimi bu ise bunu kim istiyor?

Dikkatli bakın… Bu düzenbazların elinden çıkan senaryolara dikkatli bakın… “Vezir” ve “rezil” edilen karakterlerin ayırt edici özelliklerine bakın… Dindar, muhafazakâr, tesettürlü, inançlı, alkole karşı olan, maneviyatçı vb. insan tipi, bu senaryolara girmeyi ya hiç başaramaz ya da fesat, cahil, bağnaz, içten pazarlıklı karakterler olarak lanse edilir.

Bizim iki yolumuz var: Ya bunları veto edeceğiz ya da doğrusunu yapacağız. Başka yolumuz yok!

Süleyman S. Aras
Bu yazıyı paylaş:

4 yorum:

  1. Çok fazla yorum yapmam sıkıcı oluyor mu bilmiyorum.:) ama bi şeyler demekten kendimi alıkoyamıyorum...
    Doğrusunu söylemem gerekirse fazla tv izlemiyorum izlediklerimde genelde film olmuyor. Yabancı filmler daha samimi geliyor en azından onlara yabancı gözü ile bakıyorum böyle bir çözüm var bende ve çevremde samimi bulduğum dostlarımda...

    YanıtlaSil
  2. Doğru söze ne denir ki?

    YanıtlaSil
  3. > Yaren,
    > Ümidim,

    Teşekkür ederim.

    Yaren, yorum yazmak sizin için sıkıcı değilse bir blog yazarı için de sıkıcı değildir. Yorum istemeyen blog yazarları, bloglarını zaten yoruma kapalı tutuyorlar.

    YanıtlaSil
  4. Selamlar ..

    Şayet kabul edersenız size bir mim pasladım (:

    YanıtlaSil

1- İsminizi (en azından bir rumuz) lütfen yazınız!
2- "Susma hakkı"nı kullanma. Susma! Hakkını kullan...
3- Senin sevdiğin kişi ve değerlere eleştirel yaklaşmış olabilirim. Bunun için hakaret ve küfür içerikli yoruma gerek yok, sen de eleştir.
4- Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmaz/yayınlanmaz.