4 Şubat 2009

Beklemek

...
Beklerim selamın seher zamanı
Ilgıt ılgıt esen yel ilen gönder
Engel olur ise dağlar dumanı
Mektupla geç olur tel ilen gönder

Aşk ateşi gül sinende coşarsa
Firkat gelip ela gözler yaşarsa
Irmak kenarına yolun düşerse
Bırak boz bulanık sel ilen gönder

Selviye benzersin dallar içinde
Herkes seni söyler diller içinde
Eğer dolaşırsan güller içinde
Kopar yaprağını dal ilen gönder

Ateşlere yakma Mahmut Erdal'ı
Tükendi takati kalmadı hali
Kulağım haberde gözletme yolu
Ağızdan ağıza dil ilen gönder

Sözleri Mahmut Erdal tarafından yazılan bu türküyü bilmeyen yok gibidir. En azından -yeni nesil, türkülerimize epeyi uzak kalmış olsa da- eskilerin aşina olduğu bir türkü. “Beklemek” kelimesi üzerine düşünürken bu eylemi en iyi anlatacak edebi bir metin arayışı içine girdim. Sonra belleğimde eskiden beri yer alan bu türkü çıkageldi. İyi de oldu. Yoksa beklemek ile ilgili iki satırı zor yazardım.

Evet, “beklemek” bana göre çok ilginç bir eylemdir. Eğer beklenenin geleceğine olan inanç kesinse yani önünde sonunda -mutlaka- gelecekse insan biraz tedirgin, biraz sabırsız bazen de sevinçli veya hüzünlü bekler. Üzerinde anlaşılan zaman gelip çatınca bekleyenin saate bakma sıklığı değişir, sıklaşır. Kalp atışları da değişip sıklaşır. Beklenen kesinlikle gelecek olsa da tedirginlik ve sabırsızlık başlar yani. Beklenen sevgiliyse, çok sevilen bir arkadaşsa, yeri hiçbir zaman dolmayacak bir dostsa bu tedirginlik ve sabırsızlık sevinçle karışıktır. Ancak geleceği kesin olan ve fakat pek de istenmeyen veya korkulan bir şeyse beklenen… Bu sefer sabırsızlık yoktur; tedirginlik yalnız kalır ve bu tedirginlik de hüzünle karışıktır. Örneğin, insan ölümü hep böyle bekler.

Yalnız, “beklemek” filini bu kadar ilginç bulmamın sebebi yukarıda yazdıklarım değil. Bana bu fiili ilginç kılan esas şey, gelmeyecek olanı da bekliyor olmamızdır. Artık gitmiş veya bitmiş olan veya hayal dışında varlık dünyasına bile çıkmamış olan şeyleri de bekleriz. Buradaki kesinlik de aslında geleceği kesin olanla aynıdır. Bu durum, her ne kadar hayal dünyasının geniş olduğu gerçeğiyle savunulsa da benim kastettiğim kesinlikle bu değil. Ben başka bir şeyden bahsediyorum. Bu hiç çalışılmayan ve iyi/doğru cevaplar verilmeyen sınavdan tam puan beklemek gibi bir şey de değil. O bile beklenir… O bile gelebilir.

Anlatmaya çalıştığım şey, “beklemek” kesin gelecek veya gelmesi muhtemel olanla ilgilidir. Gelmeyecek olanla ilgili olarak “beklemek” fiilinin kullanılması kafamda çözümsüz çok sayıda soru bırakıyor.

Lütfen, bilmece gibi olan bu yazım için ipucu istemeyin! Yoksa tüm büyü bozulabilir.

Süleyman S. Aras
Bu yazıyı paylaş:

5 yorum:

  1. Gelde büyüyü bozma:)
    Neyse bu yazısınıda anlamayalım yazarımızın...

    YanıtlaSil
  2. > Yaren, teşekkür ederim. Yazıyı okuyan herkes farklı farklı da olsa mutlaka bir şey anlamıştır. Çünkü her yazı ve her şiir okuyana göre anlam kazanır.

    YanıtlaSil
  3. hmmm
    çözümsüzlük içimi kasıyor
    neyse diğer yazılarınızda görüşmek üzere...

    YanıtlaSil
  4. ...gelmeyeni beklemek gelmeyecek olanı beklemek beklemek değildir elbet...bekliyorsan ateşten şedid bir bekleyişle bekleniliyorsundur da...beklenen bekleyendir belki de...

    YanıtlaSil
  5. > ezgi, merhaba.

    Ziyaret ve yorum için teşekkür ederim.

    Eğer yorumunuzda yazdığınız gibi şedid bir bekleyiş varsa işte o şedidlik gerçekten "beklemek"ten başka bir şeydir. O virüstür ve çok yavaş ve sinsice öldürür. Hiç kimse nasıl olduğunu anlayamaz. Birden... Eskilerin "ince dert" dedikleri bu muydu acaba?

    YanıtlaSil

1- İsminizi (en azından bir rumuz) lütfen yazınız!
2- "Susma hakkı"nı kullanma. Susma! Hakkını kullan...
3- Senin sevdiğin kişi ve değerlere eleştirel yaklaşmış olabilirim. Bunun için hakaret ve küfür içerikli yoruma gerek yok, sen de eleştir.
4- Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmaz/yayınlanmaz.