2 Aralık 2008

Mim / Türk Bloglarında Neler Oluyor?

Genç blog yazarı Harun Güven Kardeşimiz sobelemiş beni. “Mim”in konusu: Türk Bloglarında Neler Oluyor? Aslında çok önemli bir konu…



Bu konu çok önemli! Çünkü blog dediğimiz zaman yüz binlerce internet sayfasından ve bunların yazarlarından bahsediyoruz. Harun Kardeşimizin kendi blogunda da bahsettiği gibi bloglarla ilgili yorum ve hit sıkıntısı hâlâ devam ediyor. Bunu ortadan kaldıracak sihrli bir değnek de yok. Kimse ziyaret ettiği bir blogda yer alan bir yazıya veya haber sitesindeki habere yorum yazmak zorunda değil. Ayrıca son zamanlarda, Google, blog yazarları ve okurları bloglara eskisi kadar ilgi göstermiyor gibi bir durum var sanki.



Elbette blogunun hit alması, yazdığı yazılara birçok kişi tarafından yorum yapılması bütün blogcuların arzuladığı bir şeydir. Bunun yanında blog yazmayı sadece bunlara da indirgeyemeyiz. Örneğin benim gibi kimi blogcular, sayfalarına hiç ziyaretçi gelmese de blog yazma alışkanlığını bırakmayı düşünmüyor. Bırakamayız, çünkü kendimizi büyük bir boşlukta hissederiz.



Bu arada “Türk Bloglarında Neler Oluyor?” sorusuna, hiç iyi şeyler olmuyor gibi istenmeyen bir cevap vermem de mümkündür. Böyle bir cevap verebilmemin sebeplerine gelince sadece birkaç tanesini sayacağım.



Gerçekten çok düzeyli siyaset, genel kültür, popüler kültür, müzik, video, oyun, din, düşünce, felsefe vs. blogları var ve ben bunlardan bazılarını elimden geldiği kadar takip ediyorum. Gel gör ki, kategorisi ne olursa olsun, dünyanın en büyük metropolünün kanalizasyonlarından daha iğrenç bloglar da var. Hakaret, aşağılama, küfür, pornografi, terörizm propagandası dışında, elinden başka bir şey gelmeyen kimi zavallılar yaptıkları bu şeyleri marifet sanarak bloglamaya devam ediyorlar. Bunlar, hiçbir insana, özellikle Türk blog yazıcısına yakışmayan şeyler.



Ve fakat Hürriyet, Milliyet ve Cumhuriyet gazetesi üslubunu, Turhan ve İlhan Selçuk’u, Deniz Som’u, Yılmaz Özdil’i, Bekir Coşkun’u, Fatih Altaylı’yı, Mine G. Kırıkkanat’ı, Çiğdem Anad’ı, Pınar Kür’ü, Muazzez İlmiye Çığ’ı, Ruhat Mengi’yi rol-model olarak seçen bir yığından düzeyli bir insan davranışı beklemek de yüksek düzeyli bir iyimserlik olur herhalde!



Süleyman S. Aras
Bu yazıyı paylaş:

8 yorum:

  1. >Yazma isteği varsa sizde eminim birilerinde okuma isteği de vardır. Kimse okumasada yazacağım düşüncesi zaten samimiyet katıyor.

    YanıtlaSil
  2. >Yeniden hoş geldin Yaren.... ve okuma isteğin için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  3. >Hoşbuldum ben teşekürler ederim efendim

    YanıtlaSil
  4. >Yane türk blogunda son 1 yıldır nelerin değiştiğini en iyi biz blogcular biliriz.Biz burda sesimiz duyurmak milleti bilgilendirmek olup biteni anlatmak yeri geldiğinde sitemkar yeri geldiğinde öfke fakat bir yere kadar ondan sonrası artık hakaret ve küfüre dayanıyor hiçkimse ye hiçkimsenin hakaret etme gibi bir lüksü yoktur...

    YanıtlaSil
  5. >> Teşekkür ederim Veysel Tuna. Evet, kimsenin kimseye hakaret etmeye hakkı da yoktur lüksü de...

    YanıtlaSil
  6. >Ayrıca şöyle bir durum da var. Birçok blog yazarı blog yazarken cep harçlığını da çıkarmak istiyor. Fakat internet reklamcılığının reklam pastasındaki payı ortada. Bu da blog yazarlarının şevkini kırabiliyor. Belirmek isterim internetin Türkiye'de reklam payı %2. Şöyle bir durum da var içinde yazma isteği olan her halukarda yazıyor. Ben neredeyse hiç tık almama rağmen her gün yazıyorum ya da Süleyman Abi'nin blogunda reklam bile yok ama o da hep yazıyor...

    YanıtlaSil
  7. >süleyman bey o kadar akıcı ve güzel anlatmışsınız ki,bu konuda tamamiyle size katılıyorum.iyi bayramlar..

    YanıtlaSil
  8. >Teşekkür ederim. Size de iyi bayramlar...

    YanıtlaSil

1- İsminizi (en azından bir rumuz) lütfen yazınız!
2- "Susma hakkı"nı kullanma. Susma! Hakkını kullan...
3- Senin sevdiğin kişi ve değerlere eleştirel yaklaşmış olabilirim. Bunun için hakaret ve küfür içerikli yoruma gerek yok, sen de eleştir.
4- Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmaz/yayınlanmaz.