12 Kasım 2008

Cemevi Israrı ve "Vicdan" Meselesi

Yazıya başlamadan önce bu yazının tüm Alevileri kapsamadığı bilgisini belirtmek isterim. Çünkü Türkiye’deki Alevilerin dini, siyasi, kültürel ve düşünsel açılardan farklı gruplara ayrıldığını hepimiz biliyoruz. Bu yazının kimseyi rencide etme gibi bir gayesi de yoktur. Ayrıca din kaygısı haricinde herhangi bir kaygı ile de yazılmış değildir.



Türkiye’de yaşayan Alevilerin cemevi konusundaki talepleri, AK Parti iktidarı ile başlayan süreçle birlikte ısrar boyutuna yükseldi. Bu ısrar geçtiğimiz günlerde zirve noktasına ulaştı. Ankara’da toplanan onlarca Alevi grubu, örgütü ve çeşitli siyasi oluşumlar, cemevi talebini doğrudan devlete iletmekte bir beis görmediler.



Bir taraftan Diyanet gibi dini bir kuruluşa karşı olup öbür taraftan cemevi, Alevi Diyaneti, devletten ödenek gibi taleplerde bulunmak ne kadar tutarlı bir davranıştır. Ben, bu taleplerin özellikle Ak Parti iktidarında zirveye ulaşmasını, CHP güdümündeki tutarsız dini/siyasi muhalefetin bir yansıması olarak görüyorum.



Eğer Alevilerin cemevi, Alevi Diyaneti veya -Ali Balkız’ın hayalini görmekle fena halde yanıldığı- ayrı bir din olma gibi talepleri eskiden beri var idiyse bunu ülke genelinde tartışmasız söz sahibi oldukları tek parti (CHF ve CHP) iktidarı döneminde pek âlâ gerçekleştirebilirlerdi. O zamanlar tarifsiz bir suskunluk, talepsizlik, anlamsız bir devletçi ve iktidar yanlısı tutum benimseyen Alevilerin bugünkü muhalif duruşu çelişkilerle doludur. Yoksa o dönemdeki Alevi kadrolaşmanın baş döndürücü oluşu bu çelişkiyi ortadan kaldırmaya yetiyor muydu? Devlette kadrolaşırken iktidar yanlısı olan bir akımın, arka bahçe olduğu siyasi parti iktidardan düşünce, çeşitli taleplerle muhalif kanada çekilmesi onu siyasi bir oluşum hüviyetine sokmaz mı?



Aleviler o dönemde rahatlıkla elde edebilecekleri ve ancak -ne hikmetse- şimdi istemeyi akıl ettikleri şeyleri garip bir şekilde son yıllara kadar erteleyip durdular. O halde akla bazı şüpheler takılıyor. Örneğin o dönemde cemevi gibi sonradan uydurulmuş bir dini mekân fikri henüz gelişmemiş miydi? Ya da o dönemde ibadet etmeyi düşünmeyen (yahut hâlâ camilere giden) Alevilerin cemevinde ibadet edesi mi geldi? Ya da “şu an meydanlara doluşan Alevilerin ne istediklerinden kendilerinin bile haberi mi yok?”



Değerli okur; aslında meselenin özü şudur. Olay,yazının başlığında yer alan "vicdan" konusunda düğümleniyor. Ne İslâm tarihinde ne de Aleviliğin kendi özel tarihinde cemevi diye bir şey yoktur, cem vardır. Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Hz. Cafer ve diğer imamlar başta olmak üzere, Pir Sultan Abdal, Hacı Bektaşi Veli gibi erken ve orta dönem Şii/Alevi kanaat önderleri, vakit gelince veya ezan sesi duyunca abdestlerini alıp doğruca camiye gidiyorlardı. Onlar namazlarını kılıyorlardı. Günümüz cemevi taleplerinin varmaya çalıştığı sonuç, türkü eşliğinde samah dönmeyi ibadet seviyesine yükseltme ve ibadethaneyi ise türkü-bar seviyesine indirgeme çabalarından başka bir şey değildir. İşte tam da bu noktada birilerinin elini vicdanına koyup birkaç kere daha düşünmesi gerekiyor.



İşin bir de rant kısmı var. O da Alevi toplumunun bir kısmını peşinden koşturmayı başaran, kimisinin ateist olduğu bile bilinen, önde gelen bazı isimlerin Alevileri epey bir istismar ederek onlardan nemalandığı gerçeğidir. Bu durum sadece Alevilere özgü değildir. Türkiye’de muhalif tutum benimseyen tüm gruplar için bu tür, amacı karanlık aktörler her zaman olmuştur.



O aktörler, tüm zamanlarda işlevseldir. Sağa karşı sol, sola karşı sağ; Sünni’ye karşı Alevi, Alevi’ye karşı Sünni; şeriatçıya karşı laik, laiğe karşı şeriatçı vs. vs. rengârenk boyanarak her zaman kullanılmışlardır.



Şu günlerde Alevi talepleriyle ilgili yaşanan olaylar bana göre tamamen dramdır, dramatiktir! Ancak bu dram kelimesi devlet ve hükümet otoritesinin Alevilere karşı tutumundan doğan bir sonucu ifade etmiyor. Bilakis bu dram, Alevilerin kendi dramlarıdır. İnandıkları değerleri yerle bir etmelerinin, gerçek köklerine sırt çevirmelerinin, zorlama dini müesseseler uydurmalarının ve bunu talep etmelerinin, siyasi görüş ayrılıklarını dini bünyeye zarar verecek dereceye getirmelerinin dramıdır.



Bitirirken sözü Ali Şeriati’yle birlikte söylemek istiyorum: “Ne Hz. Ebu Bekir Sünni’ydi ne de Hz. Ali Şiî/Alevi’ydi.” Ve fakat ikisi de camiye/mescide gidiyordu.



Süleyman S. Aras
Bu yazıyı paylaş:

9 yorum:

  1. >Bildiğim kadariyle alevilerin camiden ayak kesmeleri HZ Ali'nin camide ibadet esnasında öldürülmesinden kaynaklanıyor. İbadet etmek için başka bir yer aramaları da bu zamandan sonra başlıyor. Ama sizin de bahsettiğiniz gibi bunca zaman durup durup da kendilerine en ters gördükleri adamlar iktidardayken bu talepler ile halkı tarafcılık nifakları ile zehirlemeye çalışmaları düşünüdürücü bile değil, aşikardır...

    YanıtlaSil
  2. >> Volkan Bey, merhaba.Şii veya Alevilerin çok az bir kısmının o dönemden beri camiye gitmediği doğrudur. Onlar da bunu bir protesto biçimi olarak geliştirmiş olabilirler; ama kim adına kimin rotesto edildiği belli değildir. Yazımda bahsettiğim isimler, Alevilerin uğruna ölebileceği isimler. Onların camiyi terk ettiğine dair bir bilgiye de rastlamış değilim. Kaldı ki, cami yerine cemevi dayatması doğru değildir. Demezler mi, "eğer ibadet edeceksen (bundan namazı kastediyorum) kendi camini yap (bu da ne büyük bir ayrımcılık, bölünme ve fesattır).

    YanıtlaSil
  3. kendi blogumda alevi mitingine dair düşüncelerimi paylaşmıştımda birkaç ekleme yapmak istiyorum sözlerinizin üzerine.http://cekdar.com/post/59190480/ankara-kizilay-alevi-mitingiaslında siz sadece cemevi kısmına takılıp kalmışsınız fakat miting sadece cemevi ibadethane olarak tanınması için değildi.misal bizim memlekette binlerce hıristiyan , keldani vesaire dinden insan bulabilirsiniz. ve bunların çocukları türkiye'de okudukları için islami din dersini zorunlu olarak işliyorlar bu ne kadar mantıklı ?yeri geldiği zaman allah'ın evi her yer demeyi biliriz. peki bu insanlar ibadetlerini cami yerine cemevinde yapmak istiyorlar bunun ne yargılanacak , ne küçümsenecek hiçbir yanı yoktur.bir köyü örnek gösterirsek köyde ki herkes suryani olmasına rağmen köye koskocaman cami yapılmış ve imam gönderilmiş. okey bu imam her sabah ezanını okuyor. fakat sorduğumuz zaman kimsenin camiye gelmediğini söylüyor. bunun nasıl bir açıklaması olabilir ki ? ki alevi köylerinde ki durumda bu örnekten farksızdır.! evet , çoğu alevi kendini islamiyetten sayar bazıları saymaz fakat kendisini inandırdığı gerekçeleri vardır. kime ne ? herkes kendinden sorumlu değil mi ?her neyse..

    YanıtlaSil
  4. Çekdar; arkadaşım, kardeşim, memlekettaşım merhaba.Ziyaret ve yorum için teşekkürler. Sizi yargılayacak değilim; ama aslında sırf nick'inizden dolayı yorumunuzu başta yayınlamamayı düşündüm. Gel gör ki, burası Türkiye'nin en özgün, en özgür ve en bağımsız blog sayfası.Siz belirttiğiniz şeylerde tamamen haklısınız. Kimse kimsenin dini özgürlüğüne karışamaz. Sırf Süryani veya başka bir dini azınlığa mensup insanların yaşadığı yerlere cami yapmanın mantığı da yoktur. Benim yazımı dikkatlice okuduğunuzu düşünüyorum. Fakat satır aralarında yazının bütününde vermek istediğim mesajların dışında herhangi bir mesaj yoktur. Ben diyorum ki, bu cemevi dediğimiz şey nedir, ne zaman ortaya çıkmıştır, bu ısrar neden şimdi gündeme geliyor? vs. vs. Cemevi talebini devlete dayatmanın hiçbir anlamı yoktur. Bu memlekette camileri vatandanş kendi gücüyle yapmıştır. Tek tük cemevleri de yapıldı. Fakat sadece ibadet için değil! Başta Dursun Karataş olmak üzere memlekette ne kadar muhalif, terörist, provokatör varsa onların cenazelerinde eylem yapmak için... Bu tespitimde haksız mıyım?

    YanıtlaSil
  5. yorumu yayınladığın için teşekkürler. haksızsın çünkü din özgürlüğüne karıştığının farkında değilsin. herkesin islamiyette olduğu gibi ibadet etme zorunluluğu yoktur. ve sende cemevine eğlence mekanı gibi bir tavırla yaklaşamazsın. bilmem bilir misin ezidi diye bir din vardır. cemevine benzer ibadethaneleri vardır ve gidip gördüğümüzde genelde dini meseleleri bittikten sonra içkili ve çalgılı geçer zaman. şimdi kalkıp bu kişilerin kendi ibadethanelerine " pavyon lan orası mı ? " diyelim. evet zamanında camiler halkın kendi gücüyle yapıldı ama bu zamanda akp iktidarı inadına gelip köylerimize camiyi dikiyor. çünkü bizim köyde islamiyete bağlı kişi yokki kalkıp halkın kendisi yapsın camiyi.!tabi ki yazınızı dikkatlice okudum şimdi neden gündeme geliyor konusunda elbetteki haklı olduğunuz yerler var fakat şunu gözden kaçırıyorsunuz. bugünün iktidarına baktığımızda dini asimilasyon uygulamaya çalışmasından dolayı olabilir. onca iktidar düşüp kalkmasına rağmen köyümüzde cami yoktu. akp döneminde neden özellikle islamiyeti kabul etmeyen yerleşimlere neden cami dikme çabası var bunuda bir araştırmak lazım. belki akp artık damarına basmıştır milletin , bilmiyorum. tabi bu konu uzar gider. ama birgün beklerim çayımızı içmeye. çünkü bir toplumun dertlerini anlayabilmek demek sadece gazete ve ya dergi ve ya kitaplarla pek mümkün olmuyor artık. içlerinde yaşamak , yaşayışlarını yakın takipte etmek lazım zamanı geldiğinde. bu yüzden hiç olmazsa yazın birkaç günlüğüne , haftalığına , aylığına misafirimiz olarak bekliyorum sizi.güzel günler..

    YanıtlaSil
  6. >Yorumunuzu geç onayladım. Çünkü dün öğlenden bugün sabaha kadar internete giremedim.Evet, dediğiniz gibi bu konulardaki tartışmalar çok uzar gider. Kavga etmedikten sonra (bu konularda kavgaya neden gerek duyulduğunu da anlamış değilim) ne kadar uzadığı mühim değil.Çoğu zaman dinleri veya bir dinden koparak bağımsız olan diğer mezhep, akım, ekol, yeni din vs. anlamak oldukça güçtür. Bunun içindir ki din mucizeye falan gerek duymayan bir önkabulü gerektirir. Ben Alevileri, Yezidileri, Nusaysileri, Keldanileri, Karmatileri, Babileri, Bahaileri, İbadileri, Haricileri, Sünnileri (bunların hiçbiri ayrı bir din değildir, bir dinden kopmuş dini-siyasi akımlardır) derinlemesine sayılmasa da epey bir incelemiş ve okumuş bulunuyorum. Hem de tek kaynaktan değil. Belki dediğiniz gibi Aleviler hariç içlerinde de bulunmadım. Alevilerin içlerinde bulunuşum da komşu olma, parkta-bahçede veya toplu taşıma araçlarında sohbet etme seviyesindedir. Ancak bu demek değildir ki, ben bazı Alevilerin ne idtediğini bilmiyorum. Elbette biliyorum. Özellikle Avrupa'da yaşayan kimi Aleviler (bunları özellikle Ali Balkız örgütlüyor) sırf Avrupa Birliği'nin dini azınlıklara verdiği yardımdan faydalanmak için ayrı bir din olduklarını iddia ediyorlar. Allah aşkına bu nedir? Bunun adı, dinini dahi satacak seviyeye düşme zavallılığı değil midir? Sizce de mi Alevilik ayrı bir dindir? Eğer öyle düşünüyorsanız kendim, sizin veya dinimiz için değil Hz. Ali için üzülürüm. O böyle bir taraftar topluluğunu hak etmiyor.Öte yandan, eğer hiç Sünni olmayan bir köye cami yapılıyora bu doğru değildir. Ancak o köyde birkaç Sünni aile varsa ve onlar tek başına cami yaptıramaycaksa bir yerlerden yardım almaları da doğaldır.Yorumunuzun ilkve son kısmı ile bitiriyorum. Ben cemevine eğlence mekanı demiyorum. Son dönemdeki bazı çabaların cemevini bu pozisyona indirgemeye yönelik olduğunu söylüyorum. Aleviliğin de İslâmiyet olduğunu unutuyorsunuz galiba. Yazımı nasıl bitirdiğime dikkat edin lütfen: Ne Hz. Ebu Bekir Sünni’ydi ne de Hz. Ali Şiî/Alevi’ydi. Ve fakat ikisi de camiye/mescide gidiyordu. Köyünüzü, topluluğunuzu ziyaret fikrine gelince, imkânlarım ilçüsünde böyle şeyleri çok arzu ediyorum. Kısmet olursa seve seve misafiriniz olurum.Sevgiyle kalın.

    YanıtlaSil
  7. alevi olmadığım için islamiyete bağlı mı değil mi konusunda sadece şunu söyleyebilirim. dersim'in pülümür alevileri kendilerini islamiyete bağlı saymazlar. bunu şimdi kalkıp söyleseler dinini satanlar olur adı, zamanında söylediklerinde ne olduğunu hepimiz gördük. şu kısıma katılıyorum Ben Alevileri, Yezidileri, Nusaysileri, Keldanileri, Karmatileri, Babileri, Bahaileri, İbadileri, Haricileri, Sünnileri (bunların hiçbiri ayrı bir din değildir, bir dinden kopmuş dini-siyasi akımlardır) ezidilere baktığımızda zerdüştlüğün bir mezhebi gibi görünüyor. keldanilik hıristiyanlığın. vesaire. sadece tanıdığım bizzat toplumunda yaşadığım dinlerden yola çıktım. birbirimizi anladığımıza sevindim, güzel günler.

    YanıtlaSil
  8. >İnsanların birbirini anlaması için diyaloga sağlıklı başlaması gerekiyor. Biz de öyle başladık ve buna ben de sevindim. Bu blogu anlayışlı insanların takip ediyor olması en büyük kazancım belki de.Dersim'de olanlara gelince yakın geçmişimizin vahim hatalarından biridir; tıpkı Hz. Muhammed'in vefatını müteakip İslâm toplumunda yapılan kimi hatalar gibi...

    YanıtlaSil
  9. Laik bir ülkede, cemevleri laik yargı kararlarıyla ibadethane yapılmaya çalışılıyor. Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi fetvayı(!) vermiş: Cemevi ibadethenedir diye. Umarım Yargıtay'dan döner. http://www.sabah.com.tr/Gundem/2011/10/04/cemevleri-artik-ibadethane

    YanıtlaSil

1- İsminizi (en azından bir rumuz) lütfen yazınız!
2- "Susma hakkı"nı kullanma. Susma! Hakkını kullan...
3- Senin sevdiğin kişi ve değerlere eleştirel yaklaşmış olabilirim. Bunun için hakaret ve küfür içerikli yoruma gerek yok, sen de eleştir.
4- Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmaz/yayınlanmaz.