[Blog yazarlığı yaygınlaştıktan sonra oluşturulan Blog Action Day hareketi kapsamında her yıl 15 Ekim’de belli bir konu belirlenerek tüm blogcuların o konuda bir şeyler yazması amaçlanmış. Yeni bir blogcu olarak konudan bu sene haberdar oldum.
Blog Action Day’in bu seneki konusu, yoksulluk. Bu sene yoksulluk konusunda yazı yazılması gerekiyormuş. Biz de elimizden geleni yapmaya çalışıp katkıda bulunalım gibi bir cüretkârlığa girişmiş olduk. Bakalım; ne çıkarsa bahtımıza… Süleyman S. Aras]
Dünya gelirinin ve kaynaklarının dengesiz dağılımı ve paylaşımı neticesinde dünya genelinde yoksulluk hızla artıyor. Vahşi kapitalizmin agresif zenginleşme prensipleri, sosyalizmin dışı makyajlı, içi uygulamadan uzak kof önerileri bu iki sistemin de uygulandığı toplumlarda hep acımasız zengin tiranlar yetiştirmiş; zenginler sürekli daha çok zenginleşirken yoksullar da daha fazla yoksullaşmışlardır.
Her şehrin, her kasabanın hatta her köyün bir tiranı veya bir ağası olması ve bu vampirlerin çoğunun doymak nedir bilmemeleri, yoksullara hareket alanı bırakmaması ve devlet, hukuk, eğitim sistemi başta olmak üzere tüm sistemlerin zenginlerin tarafını tutması gibi sebeplerden dolayı bu dengesizlik durumu ebedi bir tabu gibi yıkılmaz görünmektedir.
Dünya siyasetine egemen olan günümüz sistemlerin tamamı şeytani insan aklından çıkmış olup genelde sömürü felsefesine dayanması, günümüzde yaşanan yoksulluktan başka bir şeyi doğuramazdı zaten. Yoksulluk da nereye gitmişse orada ahlaksızlık, alçaklık, kötülük, bozgunculuk, karmaşa gibi şeyler doğurmuştur.
Bu yoksulluk virüsünün mucidi olan insan, panzehirini ise henüz bulamamıştır. Hâlbuki o panzehir burnunun dibindedir. Gözlerini biraz açsa, ilahi/tanrısal köklerine biraz dönse görecek. Fakat dünyanın cazibesi ve süsü gözleri bağlamıştır bir kere.
Yoksulluğun da bir çaresi mutlaka vardır. Öncelikle, dünyanın, tüm insanlığın ortak istifade olanı olduğu kabulünden yola çıkarak hakça üretim ve hakça paylaşım felsefesinin tüm bireylerin zihni altyapısına yerleştirilmesi gerekiyor. Gerisi kendiliğinden gelecektir zaten.
Süleyman S. Aras
0 yorum:
Yorum Gönder
1- İsminizi (en azından bir rumuz) lütfen yazınız!
2- "Susma hakkı"nı kullanma. Susma! Hakkını kullan...
3- Senin sevdiğin kişi ve değerlere eleştirel yaklaşmış olabilirim. Bunun için hakaret ve küfür içerikli yoruma gerek yok, sen de eleştir.
4- Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmaz/yayınlanmaz.