29 Eylül 2008

Yeni İmar Planı ve Bir Ahlak Eleştirisi

Aslında pek yeni sayılmaz sözünü edeceğim imar planları. Yakın geçmişte de vardı; ama bu kadar yaygın değildi. Son zamanlarda bu tür imar planına sahip site ve rezidansların sayıları hızla artıyor. Bu imar planına göre sitedeki birkaç bloğun veya “U” şeklinde yapılan bir rezidansın orta yerine mutlaka bir yüzme havuzu yerleştiriliyor.



Önceden denize giden; orada, kadın-erkek, mahrem-namahrem, tanıdık-yabancı, çoluk-çocuk, evli-bekâr karışık olarak denize giren; güneşlenen, bronzlaşan insanlarımız artık bu yaşam biçimine, oturdukları yerde de sahip olmuş bulunuyor. Kimine göre böyle bir yaşam tarzının ahlak problemiyle pek ilgisi yoktur. Hatta bunun ahlak problemi olarak görülmesi ve isimlendirilmesi yobazca(!) bir düşünce olarak eleştirilebilir, Eleştiriliyor da…



-Sözüm ona- çağdaşlaşan insanın problemi olmaktan çıkmıştır ahlak düşüncesi. Onun için, bunu mezhep genişliği tabiriyle de açıklayamıyoruz. Çünkü mezhepten bahsetmek için önce bir dinden bahsetmemiz gerekiyor. İndirgemeci modernizm anlayışı dini de çoktan hayatın dışına çıkardığı için dinden de bahsedemiyoruz.



Öyle ya, kimin kimden saklayacağı neyi var? İnsan vücudunun teşhirini ayıp/günah olarak nitelendirmek dolayısıyla vücudu örtmek, saklamak, doğarken çıplak olana elbise biçip giydirmek, olsa olsa dünya nimetlerinden yeteri kadar faydalanma becerisi gösteremeyen dindar insanın niteliğidir.



Yine de anlamak mümkün değildir. Kendini dinden, mezhepten veya ahlaktan ne kadar soyutlamış olursa olsun bir insanın (özellikle bir erkeğin) eşini, evladını ve kendini başka gözlerden sakındırmayı alçaklık kompleksine, medenileşme ve modernleşme yalanına kurban etmesini anlamak mümkün değildir. Burada ilkel kıskançlıktan bahsettiğim zannedilmesin. Bu yazıyı salt dini kaygılarımın bir ürünü olarak da kaleme almıyorum. Sıkıntım, bu indirgemeci medeniyetin, modernizmin, faydacı ve zevk felsefesine dayanan yaşam biçiminin geleceğe dönük boyutlarının kimi insanlar tarafından kestirilemiyor olmasıdır.



Buradaki (havuzda, denizde) teşhirle bir sapığın parkta, kuytu bir sokakta, apartman kapısında/bodrumunda sıkıştırdığı kız/erkek çocuğuna veya yetişkin bir insana karşı uyguladığı cinsel teşhir arasında incecik bir ayrım olmasına rağmen birinin adı medeniyet, diğerinin adı sapık teşhiri oluyor. Bu da anlaşılmazdır. İnsanoğlu kendi yarattığı kaosun kurbanı olduğunun farkında değil.



Havuzu ortasında yer alan gettoların, modern klanların sayısı hızla artıyor. Onların sayısı hızla artarken aynı (belki daha fazla) oranda sapıklık, sübyancılık, tecavüz, aldatma ile ilgili şikâyetler de artıyor. Ve bunlar sadece varoşlarda değil artan bir şekilde rezidanslarda da oluyor. Öte yandan ahlak problemine inanan ve bunu mesele edinen insan sayısı ise hızla azalıyor.



Süleyman S. Aras
Bu yazıyı paylaş:

2 yorum:

  1. >TDK teşhir kelimesini gösterme olarak ifade ediyor. Teşhir etmek ise göstermek, sergilemek herhangi bir malın alıcılara gösterilmesiniN. F. Kısakürek'den şöyle örneklendirmiş. Selma, teşhir edilen eşyaya ait bir koltuğa geçip önünde masadan bir biblo çeker, seyretmeye başlar."Günümüz toplumunda kadın metalaştırılmıştır oysa Günümüz medeniyetinde kadının hak ettiği saygınlığı ve değeri aldığı gibi de bir söylem vardır. Evine kapatıldığı iddia edilen kadın daha önceden toplumun bir bireyi değilken günümüzün aydınlanmasında toplumun bireyi haline getirilmiş kadının kendi özbenliğini bulma ve kendi egosunu (kimin egosunu diye sormak gerekir) tatmin etme adına moda denilen çağdaş pazarlamanın da içine itilerek kadın sanılanın aksine köleleştirilmiştir. Kimsenin Denize, Havuza girme zevkine bir sözümüz olamaz herkesin genel tercihidir ama eylemlerin sonuçlarına katlanmak şartıyla yoksa ben bildiğimi okurum ama bana istemediğim bir şeyi de yaptıramazlar diyemez.Kadın kendi isteğiyle denizde veya havuzda veyahut günlük yaşamında vucudunu sergileyerek bir sunum yaparken bu sunumun sonucunda toplumda kontrol edilemeyen beklentilere giren insanların olmaması beklenemez Teşhir etmenin çağdaşlık Teşhirciliğin hastalık sapkınlık olarak adlandırılmasını bireylerin otokontrollerinin yetersizliğine bağlanılması toplumda ki yozlaşmanın açıklaması için yeterli olmayacaktır.Etkinin olduğu yerde tepkinin olması kaçınılmazdır.Günlük yaşamlarında insanlar (tv , basın, moda vs )cinsellik üzerine bombardımana tabi tutulmuşken toplumun sağlıklı bireyler yetiştirmesi de imkansız gibidir.ve bu düşüncelerimizi gericilik çağdışılık olarak adlandıranlara Dündayanın en ileri medeniyetlerinde dahi bu sorunun yansıması olarak ahlaki çöküntünün hızla arttığını belirtmek isterim.Kişisel özgürlükler kapsamında değerlendirilen bu tür yaşam biçimlerinde kişisel özgürlük kavramı bireyin yaşadığı toplumdan ayrı hareket edebileceği anlamına gelmez. gelmemeli aksi taktirde istenmeyen sapkın davranışların artması da kaçınılmazdır.

    YanıtlaSil
  2. >Kelimesi kelimesine aynı fikirdeyim..

    YanıtlaSil

1- İsminizi (en azından bir rumuz) lütfen yazınız!
2- "Susma hakkı"nı kullanma. Susma! Hakkını kullan...
3- Senin sevdiğin kişi ve değerlere eleştirel yaklaşmış olabilirim. Bunun için hakaret ve küfür içerikli yoruma gerek yok, sen de eleştir.
4- Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmaz/yayınlanmaz.