Ak Parti’nin başörtüsü düzenlemesi MHP’nin desteğiyle geçmiş, Cumhurbaşkanı Gül’ün onayıyla da yürürlüğe girmişti. Ne var ki, tek marifeti Anayasa Mahkemesi’nin yollarını aşındırmak olan CHP, düzenlemenin iptal edilmesini isteyerek Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Ağırlıklı olarak dönme ve devşirmelerin güdümünde bir parti olan CHP bu konuda istediğin elde etti ve üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakan yasayı iptal ettirdi.
Önümüzdeki günlerde üniversiteler bir bir açılacak. Birçok üniversitede aşağı yukarı aynı günlere denk gelen bir dönemde kayıtlar yapıldı. Aydın(!) Üniversitesi’ndeki kayıtlarda başörtülülere imzalatılan bir belge Türkiye’yi ayağa kaldırmıştı. Söz konusu belgeye göre başörtülüler üniversitede başlarını örtmeyeceklerine dair güvence veriyorlardı. İronik değil mi? Düşünsenize belgeye şu ifadelerin yazdığını: “Başörtülü biri olarak, aslında okumayı hak etmediğim halde sınava girip her nasıl olduysa milyonlarca kişiyi geride bırakarak tercihlerim arasında yer alan üniversitenizi kazanan ben X, üniversite sınırları dâhilinde başımı örtmeyeceğime namusum, şerefim ve dinim üzerine ant içerim.”
Namus-şeref ve din… Bütün yeminler bunların üstüne yapılır ve sadece din konusunda lakayt olanlar yeminlerini tutmazlar. Ve fakat din konusunda lakayt olmayanlar yani sağlam olanlar zaten diğer konularda da sağlamdır.
Tahmin ediyorum, o üniversitenin ve diğerlerinin rektörleri, sorumlu kişileri, kural koyucuları yeri geldiğinde pekâlâ demokrasiden, eşitlikten, İran’dan falan bahsediyorlardır. Takiye yapıyor olabilirler; ama bilmeleri gerekir ki, ayrımcılık, ancak ve ancak dünyanın en aşağılıklarına yaraşan bir huydur.
Herkeste bir ümit belirmişti, bu mesele çözülecek diye. Olmadı. Uzun süre olmayacak da! Dönmeci-devşirmeci faşist yapılanma bu kadar etkin oldukça ve aynı odakların etkisindeki TSK bugünkü tutumunu sürdürdükçe değil başörtüsü sorunu, hiçbir sorunumuz çözülmeyecek. Zaten söz konusu o kadrolar, sorunların çözülmesini engellemek maksadıyla bilinçli eller tarafından oralara yerleştirilmişlerdir. O kadrolar, yıllardır aynı devşirmeci zihniyet ve üslupla kendini beslemektedir. Dolayısıyla köklü değişiklikler olmadıkça azgın azınlığın (azgın azınlık tabiri Abdurrahim Karakoç’a aittir) tahakkümü uzun süre devam edecektir.
Kimse Abdullah Gül’ün atadığı yeni rektörlerden başörtüsü konusunda olumlu radikal kararlar beklemesin. Oralarda bulunan çoğu kişinin eli-kolu bağlıdır.
Çünkü ülkede hâlâ, ülke kurulurken imzalanan gizli anlaşmalar ve o anlaşmaların bekçilerinin gizli, kirli ve derin iktidarı geçerlidir.
Süleyman S. Aras
0 yorum:
Yorum Gönder
1- İsminizi (en azından bir rumuz) lütfen yazınız!
2- "Susma hakkı"nı kullanma. Susma! Hakkını kullan...
3- Senin sevdiğin kişi ve değerlere eleştirel yaklaşmış olabilirim. Bunun için hakaret ve küfür içerikli yoruma gerek yok, sen de eleştir.
4- Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmaz/yayınlanmaz.