Her gün yazılı ve görsel basın aracılığıyla yüzlerce fotoğraf gözlerimizin önünden gelip geçiyor. Sizce bu fotoğraflar sadece öylesine bakışlarımıza değip geçme, bizleri bilgilendirme, çeşitli insanları bize tanıtma, belleğimize fotoğraf albümü kazandırma gibi masum amaçlara mı hizmet ediyor?
Eğer elinizde güçlü bir medya kuruluşu varsa istediğiniz insanı vezir de edersiniz rezil de. Fakat bunu yapmanız için sadece medya kuruluşuna sahip olmanız ve o kişi hakkında lehte veya aleyhte haber yapmanız her zaman yeterli olmayabilir. Amacınıza ulaşmanız için kazanmasını veya kaybetmesini istediğiniz hedef kişinin fotoğrafını kullanmanız gerekir. Hem de çok etkili kullanmanız gerekir.
Örneğin günümüzdeki medya organlarında kullanılan fotoğraflara bakmaya çalışalım. Mevcut iktidarı destekleyen gazetelerdeki Erdoğan fotoğrafları ile iktidarı yıkmak için çalışan gazetelerdeki Erdoğan fotoğrafları kesinlikle çok zıt karakterler taşıyor. Destekleyenler; sevecen, güler yüzlü, karizmatik, dingin ifadeler ve mesajlar veren fotoğrafları tercih ederken diğerleri; itici, kızgın suratlı, çatık kaşlı ve olumsuz mesajlar çıkarılabilecek fotoğrafları kullanıyor. Bu durum Baykal ve gündemdeki diğer insanlar için de aynen geçerlidir.
Ergenekon oluşumuna “terör örgütü” diyenler ile “vatanın kurtarıcısı” gözüyle bakanların Ergenekon üyelerinin fotoğraflarını kullanış biçimleri kesinlikle aynı değildir.
Dünyaya çeşitli değerler ihraç ederek insanların eğilimlerini kendi emelleri doğrultusunda şekillendirmeye çalışan ülkelerin de en büyük yardımcısı fotoğraftır. Bunu da yandaş medyaları vasıtasıyla etkili biçimde kullanarak başarmaktadırlar. Devrimler, kültürler, ülke ve halk imajları bu şekilde ihraç edilmektedir.
Bunun için bir fotoğrafta masum olarak görünen ve size yalvaran gözlerle bakan bir insanı resmeden fotoğrafın bizzat kendisi hiç de masum olmayabilir. Aynen böyle de ağzından tükürükler saçarak bağıran bir insanın, ilk bakışta itici gelen fotoğrafındaki gizli isyanı hemen kestirmek de mümkün olmayabilir. İşte bunun içindir ki, “at izi it izine karışmış” sözü bütün zamanlarda olduğundan daha anlamlıdır.
Medyamızı bu gerçekler bağlamında tekrar gözden geçirip fotoğraf altyazılarını da bu bağlamda değerlendirdiğimiz zaman daha sağlıklı sonuçlar çıkarabiliriz diye düşünüyorum. Gerçi bu o kadar kolay bir iş değildir; belki birazdan daha çok, analitik düşünme yeteneğimizin gelişmişliğine bağlıdır.
Gazetelerin, televizyonların, internet sitelerinin arşivleri bunun için fotoğraflarla doludur. Çeşit çeşit, boy boy, farklı farklı binlerce fotoğraf… Gazetecilerin çeşitli yer ve zamanlarda “bir” yerine neden “bin” fotoğraf çektiği sorusunun cevabı işte budur.
Eğer elinizde güçlü bir medya kuruluşu varsa istediğiniz insanı vezir de edersiniz rezil de. Fakat bunu yapmanız için sadece medya kuruluşuna sahip olmanız ve o kişi hakkında lehte veya aleyhte haber yapmanız her zaman yeterli olmayabilir. Amacınıza ulaşmanız için kazanmasını veya kaybetmesini istediğiniz hedef kişinin fotoğrafını kullanmanız gerekir. Hem de çok etkili kullanmanız gerekir.
Örneğin günümüzdeki medya organlarında kullanılan fotoğraflara bakmaya çalışalım. Mevcut iktidarı destekleyen gazetelerdeki Erdoğan fotoğrafları ile iktidarı yıkmak için çalışan gazetelerdeki Erdoğan fotoğrafları kesinlikle çok zıt karakterler taşıyor. Destekleyenler; sevecen, güler yüzlü, karizmatik, dingin ifadeler ve mesajlar veren fotoğrafları tercih ederken diğerleri; itici, kızgın suratlı, çatık kaşlı ve olumsuz mesajlar çıkarılabilecek fotoğrafları kullanıyor. Bu durum Baykal ve gündemdeki diğer insanlar için de aynen geçerlidir.
Ergenekon oluşumuna “terör örgütü” diyenler ile “vatanın kurtarıcısı” gözüyle bakanların Ergenekon üyelerinin fotoğraflarını kullanış biçimleri kesinlikle aynı değildir.
Dünyaya çeşitli değerler ihraç ederek insanların eğilimlerini kendi emelleri doğrultusunda şekillendirmeye çalışan ülkelerin de en büyük yardımcısı fotoğraftır. Bunu da yandaş medyaları vasıtasıyla etkili biçimde kullanarak başarmaktadırlar. Devrimler, kültürler, ülke ve halk imajları bu şekilde ihraç edilmektedir.
Bunun için bir fotoğrafta masum olarak görünen ve size yalvaran gözlerle bakan bir insanı resmeden fotoğrafın bizzat kendisi hiç de masum olmayabilir. Aynen böyle de ağzından tükürükler saçarak bağıran bir insanın, ilk bakışta itici gelen fotoğrafındaki gizli isyanı hemen kestirmek de mümkün olmayabilir. İşte bunun içindir ki, “at izi it izine karışmış” sözü bütün zamanlarda olduğundan daha anlamlıdır.
Medyamızı bu gerçekler bağlamında tekrar gözden geçirip fotoğraf altyazılarını da bu bağlamda değerlendirdiğimiz zaman daha sağlıklı sonuçlar çıkarabiliriz diye düşünüyorum. Gerçi bu o kadar kolay bir iş değildir; belki birazdan daha çok, analitik düşünme yeteneğimizin gelişmişliğine bağlıdır.
Gazetelerin, televizyonların, internet sitelerinin arşivleri bunun için fotoğraflarla doludur. Çeşit çeşit, boy boy, farklı farklı binlerce fotoğraf… Gazetecilerin çeşitli yer ve zamanlarda “bir” yerine neden “bin” fotoğraf çektiği sorusunun cevabı işte budur.
Süleyman S. Aras
0 yorum:
Yorum Gönder
1- İsminizi (en azından bir rumuz) lütfen yazınız!
2- "Susma hakkı"nı kullanma. Susma! Hakkını kullan...
3- Senin sevdiğin kişi ve değerlere eleştirel yaklaşmış olabilirim. Bunun için hakaret ve küfür içerikli yoruma gerek yok, sen de eleştir.
4- Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmaz/yayınlanmaz.