21 Ocak 2008

>Devlet Bahçeli’nin Teklifine Bakar mısınız?

>
Başörtüsü sorunu ilk defa çözüme doğru gidiyor gibi görünüyor. Bu sevindirici bir gelişme. Cumhurbaşkanlığı seçimi krizinin çözülmesinde kilit rol oynayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, başörtüsü meselesi konusunda tavrını ilk defa bu kadar net olarak ortaya koydu ve bu utanç sorununun çözümünde hükümete destek vereceğini belirtti.

Devlet Bey’i bu yaklaşımından dolayı alkışlamakla birlikte çok ince bir detayın gözden kaçırıldığını belirtmek istiyorum. Devlet Bey mealen diyor ki: Tamam üniversitede başörtüsü yasağını kaldıralım. Başı kapalı olarak okuyan birisi, eğer doktor, hâkim, savcı, öğretmen adayı olarak mezun olur ve devlette görev almaya tabi olursa o zaman başını açmalı ve kanunun emir buyurduğu kıyafeti giymelidir. Bazı meslekler (asker ve polis gibi) için bu değerlendirmeyi bir yere kadar anlamak ve kabul etmek mümkündür; ama bunu tüm kamu görevleri için öngörmek yanlış bir tutumdur.

Şimdi burada bana göre iki tane önemli çelişki ortaya çıkmaktadır: Birincisi; hanım kızımız ileride görev alınca başını madem açacaktı neden başörtülü olarak okudu? Yani başörtülü olmak, duruma göre vazgeçilecek bir duruş mudur? İkincisi; insanlar genellikle yaşları ilerledikçe (yani ayakları bireyi her gün kabre biraz daha yaklaştırdıkça) dini algılamada daha tutucu davranırken, genç yaşta başörtüsü takan bir kadına ileriki yaşlarında, “eh artık senin de başörtünü çıkarmanın zamanı geldi” demek ne kadar insanca bir davranıştır? Şu hizmet alan ve hizmet veren ayrımı yapma ikiyüzlülüğünden ne zaman vazgeçilecek?

Güya, başörtülü kadınlar hizmet veren (kamu görevlisi) konumunda olursa başı açık olan kadınlara karşı negatif ayrım uygularmış (rivayet); yok öyle bir şey. Fakat ben size kendi şahit olduğum negatif ayrımcılıkları anlatayım: Devlet hastanelerinde, adliyelerde, üniversitelerde, bankalarda ve birçok devlet dairesinde başı açık kadınların bir kısmının (hepsinin günahını alamam) işlerini yaparken başı açık olanlarla kapalı olanlara davranışlarında ne kadar ikiyüzlü ve incitici olduklarına bizzat şahit oldum. Mevcudu konuşmadan muhalin korkusunu yaşayanlar bunu bir düşünsün.

Eğer “ötekini sevmeme” üzerine konuşacaksak, bunu yapalım. Bazı başörtülülerin başı açıkları, bazı başı açıkların da başörtülüleri ötekileştirip sevmediği doğrudur. Belki nefrete varmadıkça normaldir de. Ve fakat halkımızın çoğunda böyle bir hastalık varsa ki, ben olduğuna inanmıyorum; önce bu hastalığı iyileştirelim. Kaldı ki, şu ötekileştirme becerimiz(!)den de bir an önce vazgeçmeliyiz.

Devlet Bahçeli’nin desteğine dönecek olursak, ilk defa çözüme bu kadar yaklaşılmıştır. Diğer bir-iki partinin ve çoğu sivil toplum kuruluşunun desteği alınarak kangren olmaya aday bu yara iyileştirilmelidir. Yoksa hem içteki hem de dıştaki mikserlerimiz bu meseleden daha çok malzeme çıkaracaktır.

İnançlı-inançsız, kapalı-açık, eğitimli-eğitimsiz aklı başında herkes kabul ediyor ki, başörtüsü bir insan hakkı, inanç ve vicdan tercihidir. Bundan öte bazı kalemşörlerin, bir kısım profesörün ve yargı mensubunun, başta Deniz Baykal olmak üzere CHP’li bazı fanatiklerin söyledikleri ise lâf-ı güzaftır.

Süleyman S. Aras
Bu yazıyı paylaş:

0 yorum:

Yorum Gönder

1- İsminizi (en azından bir rumuz) lütfen yazınız!
2- "Susma hakkı"nı kullanma. Susma! Hakkını kullan...
3- Senin sevdiğin kişi ve değerlere eleştirel yaklaşmış olabilirim. Bunun için hakaret ve küfür içerikli yoruma gerek yok, sen de eleştir.
4- Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmaz/yayınlanmaz.